İnce düşünceli olmamanın insanı boş biri yaptığı ve bu boşluğun da kaygısızlaştırdığı söylenir. Ölü doğup donmuş cesetler gibi yaşayan insanlar için bu doğru olabilir elbette fakat çok fazla hissedip çok az şey bilen hassas bir oğlan, güneşin altında yaşayan en talihsiz canlıdır çünkü iki ayrı güç tarafından parçalanmıştır. İlk güç, onu yukarılara taşıyıp bir rüya bulutunun içinden ona var olmanın güzelliğini gösterirken ikinci güç, onu dünyaya ayaklarından bağlayıp gözlerini toz toprakla doldurarak korku ve karanlıkla hakkından gelir.
Evlilik denen şey günümüzde genç erkeklerle ailelerinin elinde oyuncak olan bir komediye dönüştü. Mal gözüyle bakılan kadın bir evden ötekine satılıyor. Güzelliği solduğundaysa karanlık bir köşeye itilen eski bir mobilyadan farkı kalmıyor.