Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Siyasasının Yapısı

1703 İsyanı

Rifa'at Ali Abou-El-Haj

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bugüne kadar, Osmanlı siyasetinin açıklanması ve çözümlenmesi için kullanılan standart çerçeve karizmatik modeldir. Siyasetin dinamiği esas olarak iktidardaki hükümdarın kişiliğine bağlanır. Olumlu ya da olumsuz tüm nitelikleri, hükümdarlığının siyasi tarihine silinmeyecek şekilde kazınır. Bu tür bir açıklamada göz ardı edilen şey, sultanların kişisel yönetimlerini desteklemek üzere yıllar boyunca evrimleşen alt-yapıların varlığıdır. Oysa, karizmatik davranış ve model istikrarsız dönemlerde işe yararken, alt-yapilar hem işleyişin hem de ifa edilmesi gereken görevlerin sürekliliğini sağlar.
Osmanlı tahtının potansiyel varisleri olan şehzadeler için ugulanan kafes sisteminin, aynı zamanda, karizmatik niteliklere sahip olan sultanların yükselmesini engellemeye de hizmet ettiği ve bu uygulamanın tahta çıkışların daha az gürültü patırtıya yol açmasını temin etmek için olduğu kadar, yeni gelişen siyasi altyapıların iktidarı kontrol etmeyi amaçlayan girişimlerine hizmet etmek için de yürürlüğe konulduğu ileri sürülüyor. Karizmatik bir liderin önde gelen niteliklerinden biri, kendi yöntem ve araçlarını kendisinden öncekilerin yerine geçirme konusundaki israridır; buna mukabil, tarihsel olarak gelişen alt-yapılar açısından ise süreklilik, iyi idarenin temelini oluşturur. Öte yandan, karizmatik liderler, kendilerine ait bir süreklilik inşa etmelerine olanak verdiginden, istikrarsızlık sayesinde başarılı olurlar.
Reklam
Görünüşe göre, ne sultanlar ne de önde gelen idarecileri müsadere politikasının titizlikle uygulanmasıyla ciddi bir şekilde ilgileniyorlardı. Uygulamada pek çok kaçamak noktası vardı. Bunlardan biri, ilk uygulamaları daha on altinci yüzyılda bulunabilecek olan kisisel mülkiyetin devredilemez aile vakiflarına, evkaf-ı zürriye'ye dönüştürülmesiydi. Bu vakıflardan elde edilen gelirler bir sonraki kuşağın varislerine devrediliyordu. Bunun gibi, sultanlar da, vefat etmiş bir vezirin kapısını oğluna devrederek müsadere politikasını ihlal edebiliyorlardı.
Müsadere politikası yoluyla zenginliklerine el koyarak, hanedan, saraydan çıkanların kendilerini süreklileştirme kapasitelerini azaltmada başarılı oluyordu. Saray Müslümanları hizmetine almaya yöneldikçe, müsadere uygulamaları Müslüman olarak doğan görevlilere de uzandı. Bu kişiler sultan tarafindan kapı kulları olarak görülüyordu ve bundan ötürü aynı düzenlemelere tabiydiler. Yine de, eğer en azından on yedinci yüzyılın ikinci yarısı boyunca uygulanan bu politikanın amacı kapıların kendilerini süreklileștirmelerinin önüne geçmekse, bu konuda başarılı olunamadı.
On yedinci yüzyılın son yirmi yılındaki Osmanlı siyasi yaşamının açıklanmasında yapısal bir yaklaşımın benimsenmesi ve 1703 isyanında rol oynayan güçlerle ilgili dinamik bir yaklaşım geliştirilmesi, nihai bir hipotez olabilecek şekilde genel bir sonuca varmamizi mümkün kilar. Pek az istisna dışında, Osmanlı siyasi tarihinin son yıllardaki genel
Sayfa 140Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.