Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İmparatorluk'tan Cumhiriyet'e 2

1919 Başlangıç

Orhan Çekiç

1919 Başlangıç Gönderileri

1919 Başlangıç kitaplarını, 1919 Başlangıç sözleri ve alıntılarını, 1919 Başlangıç yazarlarını, 1919 Başlangıç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu gerici zihniyetin hâlâ olması insanın sinirlerini alt üst ediyor
II. Mahmut zamanında Batılı tarzda okullar açılmaktadır. O güne kadar mahalle mekteplerinde yere diz çökerek oturup ki­tap okuyan öğrenciler, şimdi sınıflarda ve sıralarda oturarak ders kıraat edeceklerdir. Birden ulemanın aklına gelir, "Sıralarda otu­rurken Kur'an okuyan çocukların ayakları yere değmemekte ve sallanmaktadır. Bu saygısızlıktır ve okunan Kur'an caiz değildir, dolayısıyla bu okullar kaldırılsın!" derler. Şeyhülislama başvuru­lur, konu tartışılır, padişah okulları kapatmamaya kararlıdır, son­ra şöyle bir orta yol bulunur: "Öğrenciler Kur'an okurken sıraların üzerine bağdaş kursunlar, öyle otursunları" Ve bu uygulama yıllarca böyle sürer. Milli eğitimimiz bunlarla uğraşmaktadır ve bu tarihlerde Batı, uzayı bile çözmüştür, oraya nasıl gidebileceğinin araştırmalarını yapmaktadır. Onu bir yana bırakın, 16 milyon kilometrekareye yayılan dev bir imparatorlu­ğun bir valisiyle yönettiği 131.957 kilometrekarelik Yunanistan, bağımsızlığını çekip almıştır. Aczimizin ölçüsü sınırsızdır.
Sayfa 139 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Beyin yok ki düşünebilsinler
Kaldı ki, eğer sonunda bir kurtuluş savaşı başlatmayı Vahdettin göze alabilecek idiyse, neden bu harekete, ülkenin işgal edilmesin­den sonra başvursun ki? Neden Çanakkale'yi geçemeyen düşman donanmasının İstanbul'a gelmesine izin versin ki? Yunan ordusu İzmir'e çıktığında, Güney Anadolu'nun tamamı işgal edildikten son­ra böyle bir savaşı başlatması için neden Mustafa Kemal'i Samsun'a göndermiş olsun ki? Eğer ülkenin içinde bulunduğu koşulları bir savaş için yeterli görseydi, ateşkesi imzalamaz, ilk günden direnişe geçerdi.
Sayfa 135 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kaptan İsmail Hakkı Dursun'un emektar Bandırma Vapuru, Çaltı Burnu açıklarında dumanını keyifle savurarak Trabzon'a doğru yol alırken, İngiliz torpidosu limana demir atıyordu. Bu gecikme, gerçekten de Allah'ın Türk ulusuna bir lütfuydu. Yolda birazcık oyalansalardı, belli ki İngilizlere yakalanacaklar, belki de batırılacaklardı.
Sayfa 129 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
19 Mayıs 1919 Pazartesi sabahı Mustafa Kemal Paşa, saat 07.00 sularında Samsun'a çıktı. Dil iskelesi'nden Anadolu toprağına ilk adımını attığında yeniden doğmuş gibiydi. Aylardan beri süren kabus artık sona ermişti. Samsun Limanı yetersiz olduğu için açıkta demirleyen "Bandırma"ya Samsun'daki tümenden Binbaşı Mahmut Ekrem Bey bir motorla yanaşmış, Paşa ve karargahını alıp karaya çıkartmıştı. Görünüşte diğerlerinden pek de farklı olmayan, sıradan bir günü yaşamaya hazırlanıyordu Samsun. İzmir'in işgali üzerine duyulan tepkinin getirdiği gerginlik, Rum Pontus çetelerinin her gün yarattığı tedirginlik, halkın bakışlarından okunan yorgunluk bir bakışta fark ediliyordu. Eğer Samsun'u üç kelimeyle anlatmak gerekse, şu söylenebilirdi: Yorgun, kızgın, bezgin.
Sayfa 123 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"Karadeniz Boğazı'ndan çıkarken, kaptana tehlikeli ihtimalleri anlattım. Cevap verdi: Ne aksi, dedi, bu denizi pekiyi tanımam, pusulamız da biraz bozuk... Mümkün olduğu kadar kıyıları takip etmesini tavsiye ettim. Çünkü bundan sonra benim tek istediğim, Anadolu'nun bir kara parçasına ayak basmaktan ibaretti."
Sayfa 122 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Müttefikler bir de Karadeniz'den içerilere girebilecek olurlarsa, Türkiye dört bir taraftan kuşatılmış ve tamamen işgal altına düş­müş olacaktı. O takdirde de, ileride önüne getirilecek olan Sevr Antiaşması'nı kabul etmekten başka hiçbir çaresi kalmayacaktı. O halde bir an evvel Samsun'a gidilmeli ve İngilizlerin şikayet ettikleri konular ele alınıp çözülmeliydi. Mustafa Kemal Paşa da bu amaçla Samsun'a gönderilmiştir. Vahdettin'in de, hükümetle­rinin de kurtuluş savaşı başlatmak gibi bir talebi ve planı yoktur. Aksine, onların tek kaygısı, İtilaf Devletleri'nin müdahalesini ge­rektirecek davranışlardan kaçınılmasıdır.
Sayfa 106 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kişilik olarak baktığımız zaman Vahdettin için şunları söyle­mek mümkündür: 1. Evvela çok büyük bir sorumluluğu, çok hazırlıksızken üstlen­miştir. Tahta çıktıktan sonra dört ay geçmeden ateşkes imzalan­mış ve Osmanlı Devleti'yle hesaplaşmak için yüzlerce yıldan beri bu anı bekleyen kurtların sofrasına oturmak zorunda kalmıştır. Gelecek konusunda çok kaygılıdır. 2. İleride Padişah olma olasılığı o denli zayıftır ki, gençliğinde­ ki yetiştirilme tarzı da bu tür bir sorumluluğu taşımak için gerek­li düzeyde olmamıştır. Abdülmecit'in dört erkek evladı, yani dört kardeşi (V. Murat, II. Abdülhamit, V. Mehmet Reşat ve VI. Mehmet Vahdettin) arka arkaya tahta çıkmışlardır. Osmanlı tarihinde ilk kez böyle bir şey gerçekleşmektedir. Üstelik gençiiği hastalıklar­la boğuşmakla geçmiş, o nedenle eğitimi de aksamıştır. Bütün bu olumsuzluklara karşın, yine de hanedan ve ülkeden sorumlu en üst düzeydeki kişidir. Bu sorumluluk onda bir kişilik bunalımı yaratacaktır. 3. İttihat ve Terakki Fırkası'ndan ve mensuplarından nefret et­mektedir. İmparatorluğun başına gelenlerin tek sebebinin, onla­rın hasiretsiz yönetim ve kararları olduğuna inanmaktadır. Enver Paşa gibi bir güçlü adam daha yaratmak istememektedir.
Sayfa 103 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
14 Mayıs akşamı Calthorpe; tam o sırada gelen Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanı Albay Zafıriou ile Yunan deniz subayı Mavroudis'i kabul ettiği zaman, bu son derecede nazik durum kar­ çşısında azami itidal ve ölçü dairesinde hareket edilmesi için her ikisine de büyük bir ehemmiyetle tavsiyede bulunduysa da ne yazık ki, bunlar onun bu
Sayfa 92 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"Biz ölebiliriz, fakat başkaları da beraber ölecektir."
Sayfa 92 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Bir taraftan İzmir'in işgali için gittikçe yoğunlaşan Yunan hazır­lığı sürerken, öte yandan böyle bir işgale karşı direneceği bilinen Nurettin Paşa İtilaf Devletleri'nin talebi üzerine İzmir valiliği göre­vinden alınmış ve yerine 11 Mart 1919'da daha önce Evkaf Nazırlığı, Dahiliye Nazır Vekilliği yapmış olan (Kambur) İzzet Bey getirilmiş­ti. İzzet Bey'in Sarayın ve İngilizlerin adamı olduğu bilinmekteydi. 28 Mart'ta İtalyanlar Antalya'ya çıkmışlardı. Yunanistan'ın da buna mukabele olarak İzmir'e çıkabileceğini Fevzi Paşa 7 Nisan 1919'da gönderdiği bir yazıyla Sadrazam Damat Ferit Paşa'ya bil­dirmişti. Olaylar böyle gelişirken Amiral Calthorpe, "İzmir'in Yunanlar tarafından işgali olayının nereye varacağı hakkında bir tahmin yazısı" yazmalarını Askeri Ataşe Wyndham Deedes, Yarbay Ian Smith ve Philip P. Graves'ten oluşan komisyondan istedi. Komisyon şu neticeye varmıştı: "Eğer yeni bir harp isteniyorsa, gi­dilen yol tamamıyla oraya çıkar."
Sayfa 86 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
155 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.