Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1926 Bakü 1. Türkoloji Kongresi

Theodor Menzel

1926 Bakü 1. Türkoloji Kongresi Hakkında

1926 Bakü 1. Türkoloji Kongresi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
9/10
1 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
296
Görüntülenme

Hakkında

1926 Bakü Türkoloji Kongresi, birikimlerin buluştuğu bir ortam olmuştur. Bu kongre, gerek Türklük biliminin gelişimi gerekse Türkiye-Rusya ilişkilerinin gidişatı açısından oldukça önemlidir. Bilindiği üzere Türk-Rus ilişkileri, Bolşevik Devriminden, özellikle Türkiye’deki inkılap hareketinin ortaya çıkışından sonra yeni bir ivme kazanmıştır. Bu itibarla, Bakü Kongresi, ilk bakışta iki ülke arasında siyasî işbirliği yanı sıra kültürel ve fikrî işbirliği yolunda da bir adım gibidir. Elinizdeki kitap Theodor Menzel’in bu kongrede tuttuğu notları içermektedir.
Çevirmen:
Selçuk Ünlü
Selçuk Ünlü
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 18 dk.Sayfa Sayısı: 152Basım Tarihi: Nisan 2017Yayınevi: Palet Yayınları
ISBN: 9786059269810Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Yazar Hakkında

Theodor Menzel
Theodor MenzelYazar · 1 kitap
2 Aralık 1878’de Münih’te doğdu. Yahudi asıllı bir aileye mensuptur. Münih’teki Maximilian Lisesi’nden birincilikle mezun oldu. Yüksek öğreniminin ilk dört sömestrisine klasik ve Şark filolojisinde devam ettikten sonra, hukuk ve şarkiyatçılığa yöneldi. Münih Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördü, ardından bir süre hukuk stajı yaptı. Berlin’de bir yıllık Doğu Dilleri Hazırlık Programı’na devam etti. Ortadoğu ülkelerinde tercümanlık ve rehberlik yapabilmek için açılan imtihanı kazandı. 1904’ten sonra ikinci vatanım diye nitelendirdiği ve pek çok yahudinin yaşadığı Odessa’ya yerleşti. Aynı yıl Georg Jacob’un Türkische Bibliothek’i kurması üzerine Menzel de çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırdı. Erlangen Üniversitesi’nde Georg Jacob’un yanında Mehmet Tevfiq: ein Jahr in Konstantinopel adlı teziyle Türk edebiyatı üzerine doktorasını tamamladı (1905). İstanbul’daki kış eğlenceleri ve toplantılarında, helva sohbetleri ve mahalle kahvelerindeki çeşitli tiplerin ve simaların tanıtıldığı eser özellikle folklor açısından önemlidir. 1909’da Georg Jacob’la birlikte çıktığı Türkiye seyahatinde Bektaşîlik, İstanbul ve Batı Anadolu’daki Bektaşî tekkeleri üzerine araştırmalar yaptı. Jacob’un yayımlamakta olduğu, Osmanlı ve halk edebiyatı örneklerinden çevirilerin de yer aldığı Türkische Bibliothek adlı serinin (Berlin 1914-1929) XXIV. cildinde görev aldı. Lise yıllarında iyi derecede İbrânîce, üniversitede Arapça öğrenen Menzel bu dönemde kendini yoğun biçimde Türkçe öğrenmeye verdi. Odessa’daki müzede bulunan yazıtlar üzerine çalıştı. I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar tarafından esir alınarak, Astrachan Komiserliği’ne bağlı Černyj Jar’a götürüldü. 1918 yazında savaş bitip serbest kalınca ailesini almak üzere gittiği Odessa’da kurulan yeni Rus üniversitesinde kendisine özel statülü doçentlik görevi teklif edildi, 1921’de Odessa Üniversitesi’nin Arkeoloji Enstitüsü’ne Türkçe profesörü tayin edildi. 1922’de tekrar Almanya’ya Kiel Üniversitesi’ne döndü. Burada Türkçe okutmanlığı yaptı. 1924’te İslâm Filolojisi bilim dalında özel statülü doçent, 1926’da aynı bilim dalında eylemsiz profesör oldu. Alfabe değişikliği konusundaki görüşleri alınmak üzere 1925’te Mustafa Kemal tarafından Türkiye’ye davet edildi. 26 Şubat – 26 Mart 1926’da Türkler’in Latin alfabesine geçmeleri için zemin oluşturmak amacıyla Azerbaycan’da Bakü’de yapılan Türkoloji Kongresi’ne Avrupa temsilcisi olarak katılan Menzel, yahudi ve Alman menşeli Rus Türkologları ile Türk dünyasından aydınlar arasında ilişki kurup Rus Türkologları’nı İstanbul’a davet ettirdi ve yetkililerle görüşmelerini sağladı. Alfabe reformuyla ilgili bütün toplantı ve kongrelerde etkin rol oynadı ve Latin alfabesine geçmeyi savundu. Fakat I. Bakü Türkoloji Kongresi’nde Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş konusunda olumsuz konuşmuştur (Kâzımoğlu, 1926 Bakû Türkoloji Kongresinin 70. Yıl Dönümü Toplantısı, s. 4-5). Aynı yıl Türk edebiyatı profesörü oldu. Küçük Asya, Kırım, Suriye, Filistin, Yukarı Mısır, Tunus, Cezayir, Türkiye gibi birçok ülkede bulundu. 1929’da İslâm filolojisinde ordinaryüs profesör unvanını aldı ve kendisinden önce hocası Jacob’un müdürlük yaptığı Kiel Üniversitesi’ndeki Şarkiyat Araştırmaları Merkezi müdürlüğüne getirildi. Bu görevini 1937 yılına kadar sürdürdü. Burada İslam adıyla bir dergi çıkardı (a.g.e., s. 1). Aynı yıl içerisinde Almanya Arkeoloji Enstitüsü epigrafik çalışmalarından dolayı onu enstitünün kâtip üyeliğine seçti. Christian-Alberts Üniversitesi’ne de önemli katkılarda bulundu, özellikle öğrenci sosyal kurumlarının gelişmesinde büyük çaba sarfetti. Bu sebeple üniversitenin öğrenci derneği 1934’te onu şeref üyesi seçti. 1934-1936 yıllarında Kiel’de Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi dekanlığı yaptı. Almanya’da Naziler’in çıkardığı yeni bir kanunla yahudi memurların görevlerinden emekli edilmesi sırasında Menzel 1937’de emekliye ayrıldı. 10 Mart 1939’da bir trafik kazası sonucu öldü. Epigrafi konusunda çok çalışmasına ve bu alanda henüz yayımlanmamış büyük bir Arapça kitâbe koleksiyonuna sahip olmasına rağmen Menzel en büyük eğiliminin Türk diline olduğunu belirtmiştir. Bunda hocası Georg Jacob’un, Paul Horn’un yanında Türkçe’nin önemini gerçek anlamda yeniden anlayan, Türkçe’yi etnoloji ve modern edebiyata dahil edip klasik şiir metinlerini eleştirel ve kapsamlı bir şekilde ele alan, bu çalışmaların genişlemesi ve yenilenmesine çaba sarfeden birkaç kişiden biri olmasının büyük etkisi vardır. Kendisi, Georg Jacob’un yetmişinci doğum yılı dolayısıyla hazırlanan Festschrift Georg Jacob adlı armağan kitabın (Leipzig 1932) editörlüğünü yapmış, Friedrich Giese ile birlikte Hammer-Purgstall’dan sonra Avrupa’da Türkoloji’nin gelişmesine büyük katkı sağlamış ve dil dışında folklora da özel bir ilgi duymuştur. Onun ilmî hayatının başlangıcında gerçekleştirdiği ve yeni bir anlayışla incelediği Mehmed Tevfik’in (Çaylak Tevfik) İstanbul’da Bir Sene adlı eseri çok ilgi çekmiştir. Edebiyat dışında Türk tarihiyle de ilgilenmiş, ünlü şarkiyatçı Barthold’dan çeviriler yapmıştır. Ayrıca Neşrî’nin Cihannümâ adlı eseri üzerinde uzun yıllar çalışmış, metni yayımlamadan ölünce eserin neşrini Franz Taeschner gerçekleştirmiştir.