2 Cilt Takım

200 Yıldır Neden Bocalıyoruz

Niyazi Berkes

200 Yıldır Neden Bocalıyoruz Quotes

You can find 200 Yıldır Neden Bocalıyoruz quotes, 200 Yıldır Neden Bocalıyoruz book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Çağdaş uygarlığın dışında kaldığından gelişimi o uy­garlıktaki genel çizgiye göre yürümemiş olan, yapısı bozulmuş, o hali ile donup kalmış olan bir toplumu onu yok etmeden temelden değişmeler yapılamayacağı için çağdaş uygarlığa götürecek araç olarak ekonomik kalkınına yöntemi ile sınıflar arasında uçurumlar yarat­maya gitmeksizin eşitliğe dayanan bir modern toplum şekline geçirme mümkündür. Bu, ne kapitalizm, ne de sosyalizm ideolojisidir. Çağdaş uygarlığa geçiş halin­de olan ortaçağh toplumların yani Batı uygarlığının üs­tünlüğü, baskısı ve istilası karşısında çifte bir savaş ve­ren toplumların olaylarından beliren tarihsel ve sosyo­lojik bir tezdir.
Kemâlist Devrim, batıcı bir devrim değildir.
Batı uygarlığından olmayan, onun hükmünden ulusal bir çaba ile kurtulan ve fakat bu uygarlığa arka çevir­meyen, onu kendi yapısında gerçekleştirmek azmin­de olan toplumların şartlarının zorunladığı bir görüş­tür. Bu, ideolojik bir yorumlama değil, olayların ken­dilerinin açıkça gösterdiği bir şeydir. İdeolojik açılar­dan önemli olan nokta şudur: Bu görüşün yol açtığı ekonomik kalkınma programında ve ulusal kalkınma siyasetlerinde hangi ekonomik ve toplumsal doktrin­lerle yürüneceği bilimsel meseledir. Bunda en çok ba­şarı gösteren toplumlar, ulusal varlığını ve bütünlüğü­nü din, ırk, dil axrımları, derebeylik, aşiretçilik, salta­nat, hilafet vesaire gibi ortaçağ kalıntısı kuvvetlerin temsil ettiği ulusal dokuya aykırı davalardan en çok kurtulmuş olan, bu sayede çağdaş uygarlığa özge eko­nomik ve politik doktrinlere milli olmak veya olma­mak damgalarını vurmadan yer verebilen toplumlar ol­muştur. Bizde ekonomik doktrinlerin başarı kazanama­ masında, dejenere edilişinde, ille milli olma kaygıla­rına düşülmesinde veya bunların milliyet düşmanlığı damgalarını yemelerinde ırkçılık, Turancılık, şeriatçı­lık, halifecilik, toprak ağalığı ve derebeylik gibi geri kalmışlığın alametleri olan kuvvetlerin toplumda ha­la hüküm sürmesi birinci derecede rol oynamıştır. Bu rol bugün de devam etmektedir.
Reklam
Bu kadar elverişli şartlar içinde Türkiye'nin, ekonomik kalkınma, toplumsal değişme, çağdaş uygarlı­ğa uyma işlerini başaramamış olmasını izah için, bu kuvvetlerin ötesinde sebep aramamıza lüzum yoktur. İlk yüz yıllık bocalama hikayesindeki gözlemlerimiz; yersiz bir bedbinliğin değil, Türk toplumunun taşıdı­ğı büyük imkanların dar kafalı çıkarcıların elinde öldürülmüş olması karşısında Türk aydınının aciz kalı­şının verdiği acının eseridir.
Sayfa 144Kitabı okudu
Ekonomik bakımdan köylünün kalkınma­sına dayanmayan bir kalkınma programı temelsiz kal­maya mahkumdur. Tarım reformunun önüne geçilme­si, Kemalizmin devletçilik görüşünün başarısızlığa uğ­ratılmasının en büyük âmilidir.
Ortaçağ nizamından modern uygarlık düzenine geçişte bu er geç olacaktı; ama Türkiye'nin Paris muahedesiyle siyasetini büyük devletlerin emrine vermesi yüzünden bu çözülme işinde bir ulus olarak ortaya yegane çıkamayan unsur Türklerin kendileri oldu. Paris muahedesinin zorladığı reformlar Türkten gayrı halkların birer ulus haline gelmesine yaradığı halde, Türklerin adsız, örgütsüz, iradesiz, temsilcisiz bir kalabalık olarak geride kalmasından başka bir işe yaramadı.
Tarihe geçmiş fikirleri bile bilmekten mahrum olan şimdikilerin sözcüleri için toplumsal değerler sadece bir politika ve kazanç aracı oldu. Kimisi dini, kimisi ırk duygularını, kimisi sınıf ve bölge ayrılıklarını, kimisi siyasi mevki sahiplerini ele alıp sömürmekten, ülke yüzeyinde küme küme kin yığınları tutuşturmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Hiçbirinin ne din, ne milliyet, ne ekonomi, ne devlet alanlarında yapıcı ve olumlu bir görüşü vardı.
Reklam
349 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.