Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları

Begmyrat Gerey

5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları Sözleri ve Alıntıları

5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları sözleri ve alıntılarını, 5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları kitap alıntılarını, 5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
En eski yazılı buluntular diye göz önünde tutulanlar Uruk harabelerinin dördüncü katındaki M.Ö. 3000. yıla ait metinlerdir. Günümüze kadar biz onun bin işaretini (ideogram/belgi) biliyoruz. Onun en azından iki bin işareti olmalıdır diye tahmin ediliyor. Ancak son dönemlerde bu işaretlerin sayısı git gide azalmaktadır. Yaklaşık M.Ö. 2500 yıllarında 800 ve M.Ö. 2000 yıllarında ise 200'e kadar azalmıştır. Bu iki yüz belgi Sümerlerin sonraki metinlerinde devamlı kullanılmıştır. Akkadlarda bu sayı daha da azalıyor.
Dünyada ilk dafa ; tikeri*; icad edenlerin Sümerliler olduğu kabul edilmiştir. Onların inançlarına göre Tanrılar bu arabalar´la cennete gidiyorlardı. * teker
Reklam
Dünya Dillerinin Sınıflandırılması
1. Bükümlü Diller: (Flektiv / Tasrifî): Bu dil grubunda sözcükler kendi temel anlamlarını muhafaza ederken çeşitli kişilerde, durumlarda ve sözlerde tuttukları yerleri ile ilgili çeşitli şekiller alırlar. Örneğin “İnnomine Patris” (babanın adında). Burada nomine sözcüğü nomen (ad, isim) sözcüğünden gelir, ardına eklenmiş “e” harfi onun “in”
Sümerce-Türkmence Arasındaki Dilbilimsel Benzerlikler
Türkmence genel Türk dilinin en eski lehçelerinden birisidir diye düşünüyoruz, çünkü geçen bölümlerde gördüğümüz gibi Türkmenistan Anau, Altıntepe, Marguş ve Part (Parfia) gibi eski medeniyetleri yaratan kavimlerin beşiği olmuştur. Hatta günümüzdeki Türkmen ulusunun etnik terkibinde bu eski kavimlerin bir çoğunun izlerinin Oğuz boylarının yanında mevcut olduğu bilim adamları tarafından kabul görmektedir. Bu gerçek eski Sovyetler döneminde de benimsenmişti. Örneğin Türkmen Edebiyatı Tarihi resmen Orhun-Yenisey yazıtlarından başlayarak diğer kardeş Türk halkların dil ve edebiyatı ile birlikte ele alınırsa da,[159]N.Gulla gibi bazı bilim adamları, onun kökeninin en azından Milat’tan 300 yıl önce başlamış Part (Parfia) medeniyetinde aranması gerektiğini savunuyorlar.[160] En son araştırmalarda bu genel dil hakkında şu fikirlerle karşılaşıyoruz: “Türkçe, tarihi 4500 yıl öncesine kadar uzanan dünyanın en eski ve en çok konuşulan dillerinden birisidir. Tarih öncesi dönemde konuşulan Ön Türkçe, Ön Altayca’ya kadar uzanır. Burada Ön Moğolca, Ön Mançu-Tunguzca ve Ön Korece (ve belki de Japonca) ile akrabalığı vardır. Ön Türkçenin tarihi gelişimi ve dil özellikleri hakkındaki bilgiler çeşitli teorilere dayandığı için, bu konuda bilimsel fazla bir şey söylenmemektedir.”[161]
Sümer-Türk Dil İlişkileri Konusundaki Düşünceler
Sümerologların hemen hemen hepsi, Sümer dilinin temelinin Ural-Altay dillerden oluşan bitişimli dil grubuna ait olduğunu kabul etmektedirler. Onlardan Hommel, Poppe, Zakar gibi uzmanlar ise Sümer dilinin doğrudan doğruya Türk dilinin akrabası veyahut onun kökü olduğunu teyit etmektedirler. Meselâ Hommel şöyle yazar: “/.../ şimdi biz Sümerlerin
İnsan topluluklarında dilin meydana gelmesi üzerine düşünürler çeşitli fikirler ortaya koymuşlardır. Burada dünya çapında tanınmış ünlü dilci, uluslar arası Dog-Hamershold ödülünü kazanan, 25 dilde konuşan ve dil konusunda yüzden fazla eser yazmış Charles Berlitz’in fikrine bakalım. Dilin meydana gelişi konusunda ortaya konmuş fikirler ve teoriler
Reklam
Naturizm
Animizmin temelindeki postüla, dinin hiç olmazsa kökçe, hiçbir fiziksel gerçekliği göstermediğidir. Ama Max Müller, karşıt bir ilkeyle işe girişir. Ona göre, dinin, bütün otoritesini aldığı bir deneye dayandığı bir aksiyondur. Müllere göre “din” eger, “bilincimizin yasaya uygun bir öğesi olarak yerini alacaksa, diğer bütün bilgiler gibi duyulur
Türkmenlerin Atalarının Kurduğu Anâu Uygarlığı
Bu uygarlık konusunda ilk bilgiler Amarikalı Arkeolog R. Pumpelley´ye aiddir: “21. Yüzyıl insanlıgın hizmetine yeni teknolojiler getiriyor; karbon testi ile yaş tayini, uzaydan Amarikalı Jeolog ve Arkeolog Prof. Raphael PUMPELLEY (1837-1923). Türkistan´da ilki (1864-1865) yıllarında Türkistan´daki Aşkabat şehrine 5 km uzaklıktaki tarihi Ano şehrinin iki kurganı kazmış. Kazı sonuçlarını “exploration in Turkestan” kitabında yayınlamıştır. Araştırmaları sonunda Ano´daki kurganda Isa´dan önce 6.000 yılına kadar inilmiştir. Kitapta Türkistan´dakı buğday ziraatının I.Ö. 8.000, hayvanların ehlileştirilmesini I.Ö. 6.800-8.000 tarihlerinde oldugunu belirtmektedir. Kitapta Ano´un insanlık için önemi belirtilirken aynen söylenen: “Başlangıcı yer kürenin derinliklerine gömülü olan ve tepesinde iskeletler bulunan Türkistan´ın Ano medeniyetine bu uzun geçmiş kültürüne baktığımız zaman Mezopotamya ve Mısır´ın kültürlerinden daha eski bir çağda 2.000 yıl devam etmiş olan bir medeniyet ile karşılaşmış oluruz. Daha başlangıçta evli barklı bir köy hayatı görünüyor, kadınlar iplik büküyor, dokuma yapıyor, ekip biçiyor, zahireyi değirmen taşında öğütmeyi, fırınlarda ekmek pişirmeyi biliyorlardı, çömlekçilik sanatkarları kaplara şekiller veriyor, ıslak killerden kapların etrafına yer yer halkalar yapıyor, uzak zamanlardan miras kalan boyalarla üzerlerine şekiller çiziyorlardı .........
Mezopotamya yazıları çok erken dönemlerde hâlâ çok basit ve gramer bakımından gelişme süreçlerini geçirmemiş ilkel dilde ticarî ilişkiler için kullanılmıştır.
“Dil mitler ve masallar yolu ile muhafaza edilip, kuşaktan kuşağa geçmek yoluyla çoğalmış ve zenginleşmiştir. Elde edilen tarihî belgeler insanın dil ile hayvandan ayrılmış olmasını anlatır. Dil, “tanrıların insanlara verdiği armağan” olarak telakki edilmiştir. Bu anlam sonra Kitab-ı Mukaddes’te şöyle izah edilmiştir: “Başta sadece dil vardı.”[144]
Reklam
Sümerolog Hommel saf dil karşılaştırmaları vesilesiyle Sümer ve Türk dilleri arasındaki ilişkiler konusunda elde edilmesi mümkün olan sonuçlara ilâveten mitoloji, din ve hayvanlar dünyasında da ilginç ilişkilerin su yüzüne çıkmakta olduğunu teyit ediyor. O, hayvanlar dünyasındaki ilişkilere örnek olarak deve ile eşeği gösteriyor. Hommel'in fikrine göre bir hörgüçlü devenin en eski yurdu Arap ülkeleri sayılırsa da iki hörgüçlü develere gelince, iki hörgüçlülük yalnız Orta Asya'nın doğal şartları etkisi ve buna ilâveten onların terbiyesi ve belli amaçla kullanılması sonucu ortaya çıkmıştır. Aslı yaban eşeğinden (kulan’dan) olan eşeği de bunun gibi yetiştirmiştir. Bu hayvanların ikisi de Orta Asya'dan Mezopotamya'ya getirilmiş olmalıdır.[143]
Mezopotamya'ya, özellikle onun güney kesimine doğal zenginlik çok az verilmiştir. Onun temel zenginliği su ile balçık olmuştur. Buna rağmen (belki de gerçekten buna göre) Mezopotamyalılar bugünün uygarlığı ile mümkün olabilecek temel iş aletleri ve teknolojileri yaratmışlardır. Böylelikle onlar kendileri için sadece yemek, içmek ve ev malzemeleri gibi en gerekli şeyleri temin etmekle tatmin olmayıp, üstelik daha yukarı seviyedeki hem ruhî (manevî) isteklerine gereken sanat ve güzellikleri hem de dinle meşgul olmaya imkân verebilecek yaşam standartını yaratmışlardır. Onlar ilk evlerini etraflarında buldukları şeylerle süslemeye başlayarak, insanlık tarihinde en eski ve ileri sayılabilecek düzeyde güzel sanat ve anlamlı mimarlık yaratma kabiliyetine ermişlerdir. Bu sanat yaratıcı zihinlerin yetişmesine, birinci aşamada din yardım etmiştir. Tapınakların Mezopotamya'daki gibi açıkça ortaya çıkmasına, başka hiçbir yerde rastlamıyoruz. Bu yurttaki tapınaklar ve mihraplar, sinagogların, kiliselerin, katedrallerin (Papazların toplantı yeri) ve bunun gibi de müslüman camilerinin başlangıç örneği olmuştur. Böyle tapınakların inşa edilmesinin temelinde ise, insanların kutsal bildikleri ve kendi koruyucuları olan tanrılar için de bir ev lâzımdır diyen düşünce vardır. İnsanların yerleşikliğe geçip kendilerine ev yapmayı öğrenmelerinin hemen ardından, Mezopotamyalılar kendi tanrılarına da kendilerininkine benzer ev yapma düşüncesini buldular...”[125]
Şamanizm
Türklerin dinsel evrimlerini belirledikten sonra, totemizm, animizm ve naturizm öğelerinin bir bileşimi olan şamanizm inanç ve pratikleri üzerine durmak yerinde olacaktır. Eski Türklerde bir ve büyük Tanrı hakkında açık bir inanç ve anlayışın bulunup bulunmadığı kesinlikle bilinmemektedir. Çin kaynaklarının belirlediğine göre Orta Asya’da devlet
animizm
Tylor ve Spencer’e göre ruh kavramı, dinin temel kavramıdır. İlk insan basit bir yanılgının sonucu olarak rastgele bu kavrama ulaşmıştır. Düşlerinde bedenî bir yerde durup kalmışken kendisinin şurada burada dolaşması ve çeşitli işler yapması yüzünden, o, kendisinde iki varlığın bulunması gerektiği çıkarımında bulunmuştur. Yine düşlerinde bedenleri
Totemizm
Genel insanlık tarihinde ilk olarak Mac Lennan tarafından bağlanan “totemizm” Durkheim’e göre en temel ve en ilkel bir kült olarak bilinen en ilkel ve en basit bir örgüt içinde klan örgütünde geçerlidir. Klanı meydana getiren bireyler kendilerini bir akrabalık bağıyla, ama çok özel türden bir bağla birleşmiş sayarlar. Bu akrabalık, onların birbiriyle belli kan bağlarının bulunmasından ileri gelmez, onlar sadece aynı adı taşıdıklarından akrabadırlar. Bu ad, aynı zamanda, kendisiyle çok özel ilişkilerin bulunduğuna inanılan belli bir maddî nesneler türünün de adıdır. Bu ilişkiler akrabalık ilişkileridir. Klanı kollektif olarak göstermeye yarayan nesneler türüne “totem” denir. Klanın totemi aynı zamanda üyelerinden her birinin de totemidir. Her klanın ancak kendisine özgü olan bir totemi vardır ve aynı kabilenin iki ayrı klanı aynı toteme sahip olamaz.Totem olarak kullanılan nesneler, çok büyük bir oranda, ya hayvanlar ya da bitkiler dünyasına, özellikle de ilkine özgüdür. Totem yalnız bir ad değildir, bir amblemdir. Totem yalnız bir ad ve amblem değil, gerçek bir kutsal nesne tipidir. Totem klan üyeleriyle totem olan nesne arasındaki töz (cevher) birliği anlamına gelmektedir. Totemin basitleştirilmiş şekli eşya vb. üzerine kazılmaktadır. Görüldüğü gibi, totemizm, temelce klan birliğini temsil eden bir sembolün kutsallaştırılmasıdır.
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.