Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2

Mustafa Armağan

En Beğenilen Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 Gönderileri

En Beğenilen Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 kitaplarını, en beğenilen Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 yazarlarını, en beğenilen Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'Abdülhamid kimdir?' sorusunun cevabı iyi kötü verilmiştir de, bence henüz 'Abdülhamid nedir?' sorusu cevabını beklemektedir.
Reklam
Sultan Abdulhamid İçki İçmezdi
Șadiye Osmanoğlu (kızı) Babam içki içmez, içenleri hoş görmezdi. Saraya sokulmasını da yasak etmişti. Dindar, Allah'ına bağlı, büyük bir Müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Ayşe Osmanoğlu (kızı) Babam doğru ve tam dini itikada sahip bir Müslüman'dan başka bir şey değildir. Beş vakit namazını kılar, Kur'ân-ı Kerim okurdu. Herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın hususi bahçesinde beş vakit Ezán- Muhammedi okunurdu. Celaleddin Velora Paşa (Avlonyalı Ferid Paşa'nın oğlu) Az yer, içki içmez, kumar oynamaz, ibadetinde kusur göstermezdi. Çok defa; "Boş olan bu hayatı, Tanrı'ya teşekkür için ibadetle geçirmek gerekir." derdi. Semih Mümtaz (Reşid Mümtaz Paşa'nın oğlu) Şehzadeliğinde bilhassa açıklıklarda yemek yemeyi tercih eder, bu gibi âlemlerin içkisiz eğlencelerine iltifat eylerdi.
Sayfa 319 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
İttihatçıların Tutarsızlığı
İttihatçıların en büyük tutarsızlığı, iddiaları ile eylemleri arasındaki kapatılmaz mesafedir. Meşrutiyet'i ve dolayısıyla Hürriyet'i getireceğiz diye yola çıkıp en katı diktatörlüğün altına imza atanların, basını sansür belasından kurtaracaklarını söyleyip gazetecileri vurduranların, Abdülhamid'in gençlerin boyunlarına taş bağlatıp denize attırdığı yalanını uyduranların, ellerine geçen ilk fırsatta meydanlara idam sehpalarını dizmelerinden söz ediyoruz. Velhasıl ülkeyi kurtaracakları tantanası ve iddiasıyla, üstelik oluk oluk kan dökerek iktidara gelip, arkasından da kanlı "baskın"lar düzenleyerek bütün iktidarı avucuna alıp ülkeyi ve yüz binlerce genç vatan evladının hayatını gözünü kırpmadan feda ettikten sonra 'Ne yapalım, vatanı kurtarmayı beceremedik' diyerek gözyaşları içinde yurt dışına kaçmalarını tarih mutlaka yargılayacaktır.
Sayfa 292 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Emperyalizmin envai türlüsünün başına çöreklendiği bir zamanda vakarını bozmadan mücadele etmesidir Abdulhamid'i fikir kılan şey.
Reklam
Osmanlı mutlakiyetinde basın, hükümetin istemediğini yazamazdı. TC'nin Tek Partili zamanında ise basın hükümetin istediklerini yazdı. Mete Tunçay
Sayfa 301 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Enver Paşa'nın Marifeti (!)
... Hareket Ordusu şehre girmiş ve elinde cephane bulunan Avcı Taburları ile kıyasıya bir çarpışma başlamıştır. Taşkışla topa tutulmuş, binanın kimi katları yıkılmıştır. Derken Binbaşı Enver Paşa (o sırada henüz bey) görünür kapida. Yanında namlı Bulgar eşkiya Sandinski vardır. Albay İsmail Hakkı Bey, astı olan Enver Bey tarafından Bulgar eşkıyalarının yanında tokatlanır. Albay da yüzüne tükürür Enver'in. Düşmanların yanında bir Türk askerine yaptığı bu hakareti "Seni utanmaz alçak" diye iade eder. Tabii sonu kurşuna dizilerek katledilmek olur bu şerefli askerin. Ardından Sandinski'ye döner ve 'Hak etmedi mi?' diye sorar Enver Bey. Sonra da isyan eden Avcı askerlerini süngületip öldürtür. Şimdi yıkılan Divan Oteli'nin yerinde bulunan Surp Agop Ermeni mezarlığına açılan çukurlara Mustafa Turan ve arkadaşlarına silah zoruyla kazdırılan çukurlara gömülürler." (Enver Paşa'yı kahraman ilan edenler bu tür sahneleri iyi okusunlar!) Ardından Yıldız Sarayı yağması başlar. Yine Sandinski, yine Enver vardır sahnede. Bulgar eşkıyası yağma eder sarayı. Yine de cemiyeti rahata erdirecek hazineyi bulamamışlardır. Zenci Haremağası Cevher Ağa hazinenin yerini söylemez. Velinimetime ihanet edemem, der. İşkencelere rağmen konuşmaz. Ve sonunda o da darağacını boylar. İkinci Musahip Nadir Ağa sıkıştırılınca hazinenin yerini söylemek zorunda kalır. Sonrasını biliyorsunuz zaten. Abdülhamid'siz geçen yüz yıl...
Sayfa 283 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Eskilerin dilinde "Kuran-ı Kerim Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı." diyebir kelam-ı kibar gezerdi.
Hafızamızı çalanlardan ancak bir şekilde intikam alabiliriz: Yeniden hatırlayarak.
Reklam
Abdulhamid'in rüyalarından biriydi Aşiret Mektebi. Ayrılıkçı ve milliyetçi eğilimlerin Müslüman teb'aya da bulaştığı bir dönemde ülkenin geleceğini bi arada tutacak çimento olarak düşünülmüştü bu okul. Din (İslamiyet) ortak paydası altında birleştirecekti Kürtlerden Arnavutlara kadar Müslümanları.
Sansürün Yasakla Özdeşleştirilmesi Yanlıştır
... Basılmış kitapların toplanması ve imhasının ise sansürle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Onlar artık basılmış, yargının veya hükümetin müdahalesine tabi hale gelmiştir. Halbuki sansürde daha basılmadan, basım sırasında veya dağıtımı sırasında getirilen sınırlamalar sözkonusudur.
Sayfa 303 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
480 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.