Dünya harbine katılmış bir asker, vicdanında bir insanı öldürmüş olmanın ağırlığı bulunmasını, harpten önceki bir adam gibi karşılamıyordu. Benim şahsi hatam, umumi hatanın kanlı batağı içinde kaybolup gitmişti.
Gerçek sevgiyi tadanlar sıhhatleri yerinde, kendilerinden emin, gururlu, neşeli insanlar değildir; onların buna ihtiyaçları yoktur zaten, sevilmeyi kabul ediyorlarsa; bunu, sanki herkes kendilerine saygı borçluymuş gibi böbürlenerek, aldırmayarak yaparlar. Başka birinin kendilerine bağışladığı bu sevgi onlar için sadece bir süstür. Saçlarında bir ziynet, bileklerinde bir bileziktir ama bu onların hayatlarının tek saadeti, tek manası değildir. Ancak kaderin sillesini yemiş olan acizler, biçareler, felaketzedelerdir ki sevgiden bir fayda görürler. Birisi ömrünü onlara verdi mi, böylelikle hayatın kendilerinden esirgediğini de bahşetmiş olur onlara. Ve ancak onlardır ki alçak gönülle, minnetle severler.
Verdiğimiz kararlar biraz da kendi durumumuza, kendi muhitimize bağlıdır ama biz bunu pek böyle sanmayız. Kafamız sadece edindiği intibalara, karşılaştığı etkileri nakletmekle yetinir.
Fakat bütün intihar edenler aynı saçmalığı yaparlar: Kendilerini öldürmeden on dakika önce, hayattan çok düzgün bir şekilde ayrılmak gururuna kendilerini kaptırmadan edemezler.