Ortadoğu devlet zihniyetinin kanlı ve yalan yüzüdür. Tüm devletler kötü ruhun temsilcileridir. Ortadoğu devletleri biraz daha anti demokratiktir. Devletlerin mayasında faşizm ve insanlık düşmanlığı vardır. İyi, adaletli devlet yoktur. Aralarında sadece nüans farkı vardır. Devlet politikasında zenginin çıkarları esastır. Vatan kavramının içi boşaltılmış, çarpıtılmış ve aldatma kelimesi haline getirilmiştir. Karılaştırılmıştır. Egemen sınıfların bin yıllardır en çok üzerinde oynadıkları iki önemli konu vardır. Biri kadın, diğeri vatanın kutsallığıdır. Bin yıllardır bu her iki kavramla çok oynanmıştır. Bu nedenle vatan halk kitlelerinin değil, zenginlerin evidir. Vatan propaganda alanında, televizyon programlarında halka mal edilir, bu biçimdir. Özde ise öyle değildir ve bir avuç sermayedarındır. Vatan kimin hizmetindeyse adalet de onundur. Adalet devlete sahip olan sermayedarın bir uydusudur. İşin özü ve gerçeği budur. Bu zihniyet değişmedikçe kadın, vatan, adalet, demokrasi ve çoğunluk olan kitleler özgür olamaz. Demokratım, ilericiyim diyen ve bu iddiada bulunanlar iktidara geldiklerinde amaç kuyularından karanlık bir faşizm çıkar. Devlete benzerler. Egemen karanlık zihniyetin temsilcisi olurlar. Kötü olan ezilen halk kesimlerinin bunun farkında olmamasıdır. Demokrasiye boyanmış faşist zihniyeti görmemeleridir.
Artı ürünün ortaya çıkmasıyla birlikte en büyük ve uzun zaman dilimi içinde ihanete uğrayan kadındır. Erkek egemen zihniyet kadına karşı ideolojik, politik, ahlaksal, dinsel ve kültürel olarak yaşamın her alanında savaşmaya başladı. Kadını hiçleştirmek, ötekileştirmek için her türlü yol ve yönteme başvurdu ve başardı. Erkek egemen zihniyetin kadına dayattığı ötekileştirme karakterini kadın zamanla kabullendi ve bu anlayışla çocuklarına öğretmenlik yaptı. Kendisi olmaktan çıktı ve erkeğin dayattığı anlayışın uysal uygulayıcısı oldu. Erkeğin kadına ihaneti, ihanetlerin en büyüğüdür. Korkunç olan kadının zamanla erkek egemen zihniyetin gönüllü uygulayıcısı olmasıdır.
Zor, örgütlendiğinde devlet ortaya çıkar. Devletin siyasi alanı, zor alanıdır. Siyasal kurumlaşması, zorun gelişmesi demektir. Devlet zoru, tüm kurumların birliğidir. Devletin en gelişmiş biçimi bürokrasi ve ordudur. Ordu bünyesinde uygulanan zor, savaştır. En gelişmiş zor, şiddet araçlarıyla gerçekleştirilen savaştır. Bunu da ordu yapar. Sadece ordu, zoru ifade etmez. Devletin varlığının sürdürülmesi ya da yeni bir devlet için siyaset, basın, ideoloji, kültür, hukuk ve devlet bünyesinde bulunan tüm kurumlar zor aygıtıdır. Basit biçiminden karmaşık yöntemlere kadar her şeyi içerir.