Bir yerde kadın uyanmışsa erkeğin uyuma şansı yoktur.
Sanki o acıları, gözyaşlarını kendim yaşıyor gibi hissettiren bu eser bir dönem zihniyetini, cezaevini konu almış. Güçlü kalemiyle de Mustafa Karakaş çok etkileyici bir şekilde kağıda dökmüş. Bir dönemin başörtü karşıtı hükümeti, kan davası zihniyeti, cezaevi zorlukları, sosyal yaşantılar hepsini akıcı bir dille kaleme alınmış. Bazı durumlar vardır. İçin coşar anlatmak için ama cümleye dökemezsin. Aynı o durumdayım.
Cehalet ikliminde yetişen bu kadınlar, ömürleri boyunca elem ve gözyaşı suyuyla beslenen vahşi bayırların güllerine ne çok benziyorlar. Hayatımız boyunca birileri kafamızı çivi diye kullandı ve darbeleri vurdukça vurdu.
Bir dönemin bu kadar güzel anlatıldığını görmedim ben. Okuduğum kitaplar arasında beni en çok etkileyen bu kitap oldu. Kitabın yazarı Mustafa Karakaş'a teşekkürlerimi sunuyorum. Gerçekten bir duyguyu bir hüznü bir okura ancak bu kadar güzel aktarabilir bir yazar. Öyle güzel ve içten yazılmış kitabı okumuyorsun yaşıyorsun. Gözünün önünde canlanıyor gibi herşey. Bundan sebeptir ki yer yer gözleri doluyor insanın.
Avluya çıkınca, saçaklardaki buz parçalarına takıldı gözleri "nasıl da tutunmuşlar kiremitlere, peki ümmeti Muhammed bu zemheri soğuğunda neden tutunmuyor ilahi kelama" diye düşünerek iç geçirdi.