Aylin'in kitabında kötü, ayıp, günah diye kavramlar yoktu. İnsanlar dünyaya, başlarına gelebilecek şeyleri yaşamak için geliyorlardı. Her şey gelebilirdi başlarına. Bu nedenle hoşgörülü olmak şarttı. Ayıplamak, kınamak yanlıştı.
Ufkunun pencerelerini o zamana kadar hiç bilmediği yepyeni bir dünyaya ardına kadar açacak, peşinden koştuğu gerçek zenginliğin, dış dünyanın görkemli vitrinlerinde değil de insanların iç alemlerinde bulunduğunu öğrenecekti.
"Teyze bu insan sevgin... Bu... Bu... İnsana, hayvana, herkese, her şey yetişmek bu aşk... Seni yormuyor mu?"
" Tayibe," dedi teyzem, " hayatı kaldıramayabilirdim, 'bu bendeki aşk olmasa.'"
Bütün insanları Tanrı yaratmıştı. Tanrıya yakarmak için değişik yollar bulmuş, değişik dinlerle etiketlemişlerdi bu yolları. Tanrı herkesin Tanrısıydı. Aylin de dinlerin ne olursa olsun, bütün insanları seviyordu. Bir doktor olarak ayrım yapmamak için yemin etmişti her insana ve her dine saygısı eşitti.