“Agnes Bernauer”de kişinin beşeri hakkiyle toplumun hakkı karşı karşıya gelir. Devleti temsil eden dük Ernst'in memleketinin selametinden başka istediği birşey yoktur. Oğlu Albrecht güzel Agnes Bernauer'e karşı içinde yanan aşk ateşi için çarpışır. Agnes gönlüne göre hareket eder; aşkının saadetini yaşamaya hakkı da vardır. Dük Ernst birçok insanların mesuliyetini omuzlarına yüklenmiştir. O, hiçbir iktidar hevesinden dolayı değil, sade vatanına ve milletine karşı duyduğu vazife duygusundan dolayı Agnes'i feda eder. Dük Ernst'in nefsiyle mücadelesi de güzel Agnes'in kaderi kadar içler acısı ve trajiktir. Her şey bittikten sonra Agnes'in ölüsüne en yüksek ihtiramı gösterir; dukalık vazifesini oğluna terk ederek onu kendi hakkında karar vermeye davet eder ve kendisi dünya olaylarındaki hak ve suç üzerinde düşünmek için manastıra gider...