Kudüs beni din ile siyasetin kesiştiği her an patlamaya hazır bir gayya kuyusuna getirmiş ama ben bu arenayı bir psikolog ve bir gazeteci kimliğimle keşfederken Tanrı'nın gölgesindeki gizemli şehir olduğunu düşündüğüm topraklar zamanla çok fazla Tanrılı ama yeterince insanlık olmayan bir yere dönüşmüştü.
Sanki din daima kuzeyi gösterirmiş gibi"ahlak kumkumaları"da çoğunlukla tanrıya yakarır.Kır sakallıların aklına gelmeyen ise din ile ahlâkın eş anlamlı olmadığı veya gaddar beyinlerin bunları birbirinin zıddına çevirebileceğidir.
Artık dört Amerikalıdan biri geleneksel anket sınıflandırmasını reddediyor ve bu grubun yaş ortalaması genç. Otuz yaşın altındakilerin üçte biri herhangi bir dine mensup olmadığını söylüyor ve bu oran her yeni ankette artıyor ve sakalları kırlaşmışlara 'gençler yolunu kaybetmiş' dedirtecek yeni malzeme üretiyor. Sanki din daima kuzeyi gösterirmiş gibi "ahlâk kumkumaları" da çoğunlukla tanrıya yakarır. Kır sakallıların aklına gelmeyen nokta ise din ile ahlâkın eş anlamlı olmadığı veya gaddar beyinlerin bunları birbirinin zıddına çevirebileceğidir.
- " (...) Aslına bakarsanız, ister dindar olsun, ister ateist; kendilerine güvenli bir dal bulup tünedikten sonra oradan tüylerini kabartarak vaaz veren veya azarlayanlardan da yoruldum..."
İkna olmak yalnızca kabullenmek değil fikren biat ile bir kalıba hapsolmak da demektir. İnsanın zihnini kapaması, hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde kendini bir noktaya çivilemesi, bunu tersten okursak, şüpheyi, merakın yakın dostu ve hür düşüncenin ön şartı yerine çevresel görüşünde dolanıp içeriye girmeye çalışan dolayısıyla yenilmesi gereken bir karaltı gibi tehdit olarak görmesi demektir.