Bu kitabı bence sadece gerçekten İstanbul ve Türk Edebiyatı düşkünleri sevebilir. Bölük pörçük birbirinin içine geçmiş anlatımı, mekanlar ve kişiler arasında kurulan bağlantısız bağlar ve olay akışı olmadığı gibi sohbetin de bir akışının olmamasıyla okuması çok zor bir eserdi. Ancak satır aralarındaki ayrıntılar, nispet edercesine anlatılan arkadaşlıklar beni bu kitabı sonuna kadar bitirtecek merakı verdi. Tam anlamıyla eşsiz bir eser. Keşke birileri bölümlerin kişi/mekan haritalarını çıkarsa, fotoğraflı falan baskısını hazırlasa. Ben bu kitabı döner döner okurum :)
Bir de baktım ki ölmüşüm!
Dünya sönmüş başucumda;
Bir türlü gözümden gitmez.
Ne gurbetlere düşmüşüm!
İsterdim ki avucumda!..
Kimse hâlim sual etmez.
Sorma nelerden olmuşum,
Nelere etmişim veda;
Böceklere gücüm yetmez.
~Cahit Sıtkı
Dört resim satın aldık,
Duvara çiviledik ömrümüzü.
Birisinde akşam oluyor;
Taşları kızıl bir mezarlık,
Mezarlıkta yürüyen bir ihtiyar...
Birisinde şarkı söylüyor balıkçılar...
Ve ben bugün hissediyorum dostlardan habersiz,
Resimdeki ihtiyara gizlice küstüğünüzü.
Birisinde vakit sabahtır,
Denizi seyreden iki cocuk,
Çocukların gözlerinde "uzak!"
Uzakta hayal ettiğimiz yaşamak!
Birisinde muhteşem bir yalnızlık
Ve uykuma musallat olan bir deniz var.
Dağıtırız bu dört resimde hüznümüzü,
Şarkılar kayıkları doldurur,
Ufuk kokulu çocuklar gündüzümüzü,
İhtiyar çok yaşayacak;
Ve biz bir dua gibi bırakacağız,
Kendi denizimizden sikâyetçi.
Dört resim satın aldık,
Bu dört resimdir Allah memleketi....