Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler
M. İsmail FındıklıEn Eski Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler Gönderileri
En Eski Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler kitaplarını, en eski Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler sözleri ve alıntılarını, en eski Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler yazarlarını, en eski Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ey insanlar! İçinizden biri, dünyada iken bir sefere çıkacağı zaman, yolculuğa hazırlıklı, azık ve ihtiyaçlarını temin ettikten sonra çıkar.
Durum bu iken, azıksız ve tedbirsiz ahiret seferine çıkmak nasıl mümkün olur?
"Bir kulun attığı adımlar arasında, şu iki adımdan Allah'a daha sevimlisi yoktur:
1. Namaz için atılan adım.
2. Akraba ziyareti için atılan adım."
Abdullah ibni Mesud (Radıyallahü Anh) an- latıyor: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) bir gün bize: -"Allahü Teala'dan gerektiği şekilde hayâ edin
(utanın)" buyurunca, biz de: - Ey Allah'ın Resulü! Biz Allah'tan hayâ ediyo- ruz, dedik.
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
"Allahü Teala'dan utanmak sadece sözle olmaz. Bir kimse Allahü Teala'dan gerçek manada utanıyorsa, gözünü, kulağımı, ağzını, dilini günahlardan korusun.
Karnına ve karnının içine aldıklarına dikkat etsin. Ölümü ve kabirde çürüyeceğini unutmasın. Ahiret mükâfatım isteyen, dünyanın ziynetini terk etsin ve ahireti dünyaya tercih etsin. Kim bunları yerine getirirse, Allahü Teala'dan ger- çek manada hayâ etmiş olur ki, hayâ da imandandır."
Allah dostlarından bir kişi vardı. Bütün malını ve canını Allah yoluna adamış, neyi varsa Allah için harcıyor, geride hiçbir şey bırakmıyordu. Kendisine -Senin bu sevgisinin sebebi nedir? diye sorulduğunda:
-İki insan gördüm, aralarında konuşuyorlardı. Onlardan işittiğim sözler beni bu hale sevk etti, dedi. Tanıdıkları:
- Ne işittin? diye sordular; âşık şunları anlattı:
- Sevdiğiyle başbaşa kalan birisi sevgilisine:
Allah'a yemin ederim ki ben seni bütün kal- bimle seviyorum, sen ise benden yüzçeviriyorsun, dedi. Bunun üzerine sevgilisi:
-Beni gerçekten seviyorsan, benim için ne ve- receksin? diye sordu. O da:
-Sahip olduğum bütün malımı sana veririm, ay- rica son nefesime kadar da hizmetinde bulunur, kendimi sana feda ederim, dedi. İşte o zaman ben:
-Bir insan, kendisi gibi bir insanı bu kadar sever ve her şeyini onun hizmetine feda ederse, ya bir kulun Allah'a karşı sevgisi nasıl olmalı? diye düşündüm ve ben de her şeyimi Allah'a feda ettim.
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "İmanın tadını almaktan hoşlanan kimse, bir kişiyi ancak Allah için sevsin."
"Allahü Teala, kıyamet gününde şöyle buyu- racaktır: «Benim için birbirini sevenler nerede? İzzetime ve Celâlime yemin olsun ki; Benim Ar- ş'ımın gölgesinden başka hiçbir gölgenin olmadı- ğı bu gün, onları gölgelendireceğim.»"
Allah için sevmenin ölçüsü, din kardeşin sana iyilik de yapsa, kötülük de yapsa, kalbinde o kardeşine karşı sevgin aynı olacaktır. Şayet iyilik anında sevip kötülük anında buzğediyorsan, o ancak nefsin için sevmek olur ki, kişi buradaki hadisi şeriflerde bahsedilen faziletlerden bir kazanç elde edilemez.
Sen başına gelen bir dert içinde "Allah" diyorsan, O sana kendisini zikrettirmek için bu derdi vermiştir. Gaye seni kendisi ile meşgul etmektir. Korkma, "Allah" de. Zikre ve duaya devam et. Hiçbir zikir ve dua karşılıksız kalmaz. Zerre kadar bir amel dahi záyi olmaz.
Allah'ı zikrettiren dert, O'nu unutturan maldan ve sıhhatten daha hayırlıdır.
Yaratana itaatin olduğu yerde, yaratılana itâat edilmez.
R esulullah (Sallallahü Aleyhi ve sellem) bu- yurdu ki: "Diline hâkim olana, aile efra- dina geniş davranana ve günahlarına ağlayana müjdeler olsun." [Mecmeuzzevâid, 10/299]
Rabbim, nihayeti olmayan rahmet hazinesinin kapısını, ihsan sofrasını herkese açmış iken, başkasına nasıl giderim! Kim istedi de vermedi! Kim geldi de, boş döndü! İstemesini bilmezsen, alamazsın! Huzuruna edeple çıkmazsan, rahmetine kavuşamazsın!
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizden şöyle söz almıştı her biriniz dünyada kazanacağı azığı, bir yolcunun yolculuk esnasında yanına alacağı kadar olsun.
"Kalplerinizi açlıkla nurlandırınız! Açlık ve susuzluk silahıyla nefsinizle cihad ediniz. Açlıkla cennetin kapısını çalmaya israrla devam ediniz. Zira nefsini terbiye etmek için mücadele edenin mükafatı, Allah yolunda cihad edenlerin mükafatına denktir. Allah ka- tinda, nefsi açlık ve susuzlukla terbiye etmekten daha sevimli bir amel yoktur. Midesini sürekli dolu tutan, melekût âlemine asla giremez. Oburluğa devam eden ibadetlerden lezzet alamaz."[]