"— Siz kendiniz, sayın analar, babalar!
Çocuklardan sevgi, saygı, itaat beklemeyin. Bunu korkutmakla, azarlamakla, cezalandırmakla elde edebileceğinizi sanmayın. Kendiniz çocukların yanında öyle davranın ki, onlar sizin onurunuzu değerlendirip sevsin, saysın.
Kutsal kitapta şöyle bir hikâye vardır: Musa, Yahudilerin önderi olmadan önce, Horiv dağı eteklerinde koyun güdermiş; orada bir çalı alev verdiği halde yanıp kül olmuyormuş. Kutsal kitaptaki efsaneye göre, Musa, bunu görüp ilgilenmiş, tutuşanın ne olduğunu anlamak istemiş, yanan çalıya yaklaşmağa başlamış. Bunun üzerine aniden bir ses duymuş:
— Ayakkaplarını çıkar, çünkü bastığın yer kutsal topraktır.
Kutsal kitabın bu hikâyesinin, büyük, önemli bir işe girişmek isteyen bütün çağların insanları ve ulusları için derin bir anlamı vardır. Hikâye demek ister ki:
— Büyük, kutsal, temiz bir işe kirli ayakla, pis elle asla girişme. Ciddi, büyük bir işe gerekli ciddi bir hazırlıktan sonra başlamalı.
Çocuk büyüten bir aile, canlı bir yanar çalıdır. Ama bizler, bu çalıya ne kadar pis ayaklar ve ellerle, ne hırpani bir kılıkla yaklaşırız?! Ana ile baba, evde kılık-kıyafetine önem vermeyip genel olarak nasıl kirli iç çamaşırlarıyla dolaşırlarsa, çocuklarının yanında karşılıklı ilişkilerinde, konuşmaları ve işlerinde de o derece itinasız, ihmalci, kayıtsızdırlar.''