Yüksek mali ve cari açık vererek ve enflasyonist finansa bulaşarak ekonomilerini yanlış yöneten hükümetlerin, mali piyasaların onlara güveni kalmadığında şikayet etme hakları yoktur.
Gerçek şu ki, küreselleşmenin bozukluklarını idare etmek için gerekli yerel ve küresel stratejilerimiz yoktur.Bu nedenle ticaretin sosyal maliyetinin dar çaplı ekonomik kazançlardan ağır basması ve daha kötü bir küreselleşme tepkisini ateşlemesi riskiyle karşı karşıyayız.
Harvard’daki ekonomik kalkınma
öğrencilerim e ilk dersimde şu soruyu sorarım: Fakir bir ülkede
zengin olmayı mı, yoksa zengin bir ülkede fakir olmayı mı tercih
edersiniz? Ya siz?
Afrika ve Latin Amerika"nın fakir ülkelerine ABD veya İsveç kurumlarını hedeflemeleri gerektiğini söylemek gelişmenin tek yolunun gelişmek olduğunu söylemeye benzer.
Sanayi Devriminin başlangıcında, dünyanın en zengin ve en fakir bölgelerindeki fark 2:1 oranındaydı. Bugün aynı oran 20:1"dir. En zengin ve en fakir ülke arasındaki fark 80:1 civarına yükselmiştir.
Dünya Ticaret Örgütü, Amerika Birleşik Devletleri'ni politikalarını değiştirmeye zorlamayı başarmış tek uluslar arası kurumdur; ABD'nin vergileri ve çevre politikalarına ilişkin konularda bunu başarmıştır.
Gümrük vergileri konusunda çok şey bilmiyorum; ama şunu biliyorum ki, mamulleri yurtdışından aldığımızda, mamulleri biz alıyoruz, parayı yabancılar. Mamulleri yurtiçinden aldığımızda, hem mamuller hem de para bizde kalıyor.
Maksimum değil, akıllı küreselleşmeye ihtiyacımız var diyen Rodrik, bu eserinde, günahıyla sevabıyla küreselleşmenin her türlüsü üzerinde duruyor ve hangisinin makul olduğunu gerekçelerini göstererek okuyucularına sunuyor.