Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

AKP'nin Neoliberal Politikaları Bağlamında Kadın İstihdam Politikası

Serpil Tuncer

AKP'nin Neoliberal Politikaları Bağlamında Kadın İstihdam Politikası Gönderileri

AKP'nin Neoliberal Politikaları Bağlamında Kadın İstihdam Politikası kitaplarını, AKP'nin Neoliberal Politikaları Bağlamında Kadın İstihdam Politikası sözleri ve alıntılarını, AKP'nin Neoliberal Politikaları Bağlamında Kadın İstihdam Politikası yazarlarını, AKP'nin Neoliberal Politikaları Bağlamında Kadın İstihdam Politikası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüzde kadınların çalışma hayatına katılım gerek kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmalarından elde edecekleri avantajlar gerekse de ülke ekonomisi açısından önemli bir gelişmedir (Özkuzukıran, 2002, S: 33). Buna karşın iş yaşamında kadınların erkeklere oranla daha fazla mobbing davranışlarına maruz kaldıkları görülmektedir. Yapılan araştırmalar kadınların erkeklere oranla %75 daha fazla risk altında olduğunu göstermektedir (Aygün 2012, S: 103; Arpacıoğlu, 2003a, S: 45). Leymann (1996, S: 175) yaptıği araştırmada ise cinsiyetler arasında mobbing oranının farklı olduğunu ve kadınların daha çok kadınlar tarafından psikolojik yıldırmaya maruz kaldığını belirtmektedir. Bu veriler kadınların hem kadınlar hem de erkekler tarafından psikolojik yıldırmaya ugradığının bir göstergesidir. Bu noktada üzerinde durulması gereken başka bir konu ise cinsel tacizdir. Bu sorun psikolojik yıldırmanın (mobbing) bir türü olup kadınların iş hayatına girmesi ile birlikte daha da yaygın bir hal almıştır. Cinsel tacizin Leymann tarafindan hazırlanan tipoloji içinde bulunması bu davranışın psikolojik yıldırma (mobbing) davranışları arasında sayılabileceğinin ayrı bir göstergesidir. Bu davranışın mağdurları her yaş ve cinsiyette insanlar olabilmektedir. Ama genel olarak kadınlar bu davranış ile daha fazla karşılaşmaktadır. (Aygün, 2012, S: 103)
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in her fırsatta, 10 yıldan beri özel sektörün önündeki engelleri kaldıracak ve omuzlarındaki yükü azaltacak" icraatlar gerçekleştirdikleriyle övünmesi ve işverenlere hitaben, "Paket açıklandığında bize teşekkür edeceksiniz..." açıklamaları da kadın istihdamına ilişkin adımların temelde
Reklam
4857 sayılı Kanunun 24. maddesinin 11/d fıkrasında cinsel taciz haklı bir fesih nedeni olarak hükme bağlanmıştır. Getirilen yeni düzenlemeye göre işçinin işyerinde başka bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen onun gerekli önlemleri almaması hali işçi açısından haklı bir fesih nedenidir. İşverenin işçiye cinsel tacizde bulunması da işçi açısından haklı bir fesih nedenidir. (m.24/1-b). 4857 sayılı Kanun ile cinsel tacize ilişkin olarak getirilen bir diğer düzenleme m.25/11-c yer almıştır. Buna göre işçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması işveren açısından haklı bir fesih nedenidir.
AKP iktidarı dinsel ve geleneksel değerlerle piyasanın ihtiyaçlarını başarıyla harmanlama işini kadınlar üzerinden yapıyor. Başbakan Erdoğan, ilk kez 2008 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde dile getirdiği "en az üç çocuk" söylemini defalarca tekrarladı. Gerçekten de, kadınlara sürekli doğurmalarını söyleyen bu görüş, hem muhafazakarlığın hem neoliberalizmin hem de milliyetçiliğin tonlarını içeriyor. "Demografik fırsat penceresi" olarak tanımlanan 15-65 yaş arası çalışabilir nüfus oranını yüksek tutmak, yani emek piyasasındaki rekabeti canlı tutmak, Kürt ve Türk nüfus arasındaki dengeyi korumak, oransal olarak Kürt nüfusun artmasını engellemek ve kadınların esas işlevinin annelik olduğunu vurgulamak hedeflerini içeriyor. (Kerestecioglu, 2013, S: 18)
(...) Binlerce yıllık düşünce geleneği erkekleri ne oldukları üzerinden tanımlarken, kadınları tanımlamak için "ne işe yaradıkları"ndan yola çıkıyor. (Kerestecioğlu, 2013, S: 112-119)
AKP'nin eğitim alanındaki politikalar, stratejileri ve uygulamaları incelendiğinde, birçok sorun ve sıkıntı ile karşılaşılmaktadır. Sınav yükünü azaltmayı ve üniversite giriş sınavını kaldırmayı vaat eden AKP iktidari, tam tersini yapmaktadır. OKS'nin kaldırılıp yerine 6, 7 ve 8'inci sınıflarda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) konulması öğrencileri dershanelere daha bağımlı hale getirmiştir. Benzer bir sistem "üniversite giriş sisteminde reform" adıyla dile getirildiyse de uygulanamamıştır. Bu yaklaşım da; okulda eğitimin önemini daha da azaltacak ve dershanelere kaçışı körükleyecek niteliktedir. İmam Hatip Lisesi mezunlarını rahatlatmak için, bu liseleri meslek liseleri içinde özel bir kategori gibi alarak üniversitede alanları dışında eğitim alabilmelerinin sağlanması da AKP hükümeti'nin temel amaçları arasında olduğu anlaşılmaktadır. Bu uygulamalar sistemde sürekli değişikliklere yol açarak güveni zedelemekte, öğencilerin ve ailelerin endişelerini daha da artırmakta, eğitimde kaliteye katkı yapmamakta, eğitimin ticarileştirilmesini hızlandırmakta, öğrencileri dershanelere ve kolejlere mahkûm etmekte, ekonomik olarak ailelere yük bindirmekte ve zaten sınırlı olan ulusal kaynakların yanlış kullanılmasına neden olmaktadır. Bunun yanında, bu uygulamalar, eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldıracak ve sosyal devletin sorumluluklarının ticari eğitim kuruluşlarına ve cemaatlere devrini de hızlandıracaktır (Gül, 2014, S: 188)
Reklam
"MADDE 26: Ortaöğretim, ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilir." İlk dört yıl birinci kademeden sonra, "mesleğe yönlendirme" adı altında çocukların çıraklık ya da stajyer öğrenci olarak, küçük yaşta iş piyasasına çekilmesi ve çocuk işçilerin sayılarının artması tehlikesi doğmuştur. Bu uygulama ile çocuk işçilerin artmasının yanında, okul ortamından uzaklaştırılan çocukların sosyal, akademik becerilerinin gelişmesi engellenmiştir. (Gülcan, 2014, S:12)
30 Mart 2012 günü kabul edilen 6287 Sayılı "İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"Kitabı okudu
Daha önce de belirttiğimiz gibi, AKP neoliberal politikaların güçlü bir savunucusudur. Neoliberal politikalarının bir işareti olarak, AKP işçi örgütlenmelerine konan kısıtların ve devletin toplumsal rolünün azaltılmasının destekçisidir. Bunu yaparken, AKP hükümeti, muhtaç insanların bağımlılığını ve itaatini arttıracak muhafazakar mekanizmalar kullanmaktadır. Bu bağlamda, AKP hükümetinin hem kliyentalist hem de paternalist yönleri vardır. (Çelik, 2010, S: 68) Kliyentalisttir, çünkü vatandaşla kurduğu ilişki hak ve görevlerdense müşteri ilişkisine dayanmaktadır ve oy karşılığında yardım ve destek yürütmektedir. Diğer taraftan, paternalistik yönleri vardır, çünkü kolektif haklara sınırlar koyar ve itaati ön plana çıkarır. AKP'nin başarısının en iyi açıklaması, daha önce de belirttiğimiz gibi, muhafazakarlığı neoliberal politikalara eklemlemesidir. Enformel, güvencesiz, esnek emek ortamı; kolektif işçi haklarının reddi, sağlık ve eğitimin metalaşması; gelir dağılımındaki eşitsizliğin artması yardım mekanizmalarıyla örtbas edilmektedir.
Tarihte bugün köşesi :)
Kadınlar 5 Aralık 1934'te dönemin Başkanı İsmet İnönü ve 191 arkadaşının 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 10. ve 11. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifinin kabul edilmesiyle milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandılar. (Aydemir, 2011, S:11)
Osmanlı'da kadınlar açısından daha köklü bir değişime neden olan olay, 1. Dünya Savaşı olmuştur. Silah ve gıda fabrikalarında boşalan işyerleri kadını kamu alanına yöneltmiştir. Çorap imalathaneleri, halı, dokuma sektörü, tekstil endüstrisinden sonra bankalar, PTT merkezi ve yerel kamu yönetimi ve hastaneler de kapılarını kadınlara açmıştır. 1915 yılında devlet dairelerinde iş saatleri boyunca çarşafın çıkarılmasına izin verilmiştir. Buna karşın devlet memuru kadınlar, etekleri yönetmelikte öngörülen uzunlukta olmadığı gerekçesiyle, polis tarafından evlerine döndürülüyorlardı. (Abadan, 1998, S: 288-302)