Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

All About History Türkiye - Sayı 3 (Mart-Nisan 2021)

All About History Türkiye

All About History Türkiye - Sayı 3 (Mart-Nisan 2021) Gönderileri

All About History Türkiye - Sayı 3 (Mart-Nisan 2021) kitaplarını, All About History Türkiye - Sayı 3 (Mart-Nisan 2021) sözleri ve alıntılarını, All About History Türkiye - Sayı 3 (Mart-Nisan 2021) yazarlarını, All About History Türkiye - Sayı 3 (Mart-Nisan 2021) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Antik Roma'da verilen cezalar
En ağır suçları işleyenler, halka açık bir alanda bir grup aslanın arasında bırakılıyor ve onlara yem ediliyordu.
Antik Roma'da verilen cezalar
Baba katillerine verilen bu özgün cezada, suçlu bir çuvala konulur ve çuvalın ağzı dikilerek denize ya da ırmağa bırakılırdı. Cezanın daha sonraki biçimlerinde çuvalın içerisine canlı bir köpek veya tavuk konulduğu da oluyordu. Hatta bazı anlatılarda maymun ve yılan dahi konulduğu söyleniyor.
Reklam
Yoksul, Roma yurttaşı sayılmayan, “plebyen” bir alt sınıf üyesi, özgür bir yurttaşa göre daha sert cezalar alırdı. Gece vakti birini soyarken suçüstü yakalanırsa, kimi zaman olay yerinde öldürülürdü. Fakat suçu işledikten bir süre sonra yakalanır ya da cinayet ve gece soygunu dışında herhangi bir suçtan ötürü tutuklanırsa mesele mahkemede ele alınırdı. Mahkemedeki yasal hamisi ‘onu umursayan herhangi biri’ olabilirdi.
Özgür bir Roma yurttaşı hırsızlık veya düzenbazlık yaparken yakalanırsa, mahkemeye çıkarılır ve çaldığı şeyin iki ila dört katı büyüklüğünde bir para cezası ödemeye mahkum edilirdi. Zina, rüşvet, kalpazanlık ya da belgede sahtecilik gibi ciddi bir suça karışmışsa, ömür boyu toplumdan sürgün edilirdi. Yalnızca cinayet veya vatana ihanet gibi çok ciddi bir suç işlemesi durumunda ölüme mahkum edilir ve kendisine halka açık idam edilmek yerine gözlerden uzak bir idam seçeneği sunulurdu. Mahkemedeki yasal hamisi kendisiyle aynı sosyal sınıftan biri olmak zorundaydı.
Katakompların yer altı dünyasında kalmaya meyilli olanlar genelde dini tarikatlardı. Romalılar, başka inançların tanrılarına karşı genelde açık fikirlilerdi. Fakat Yahudilik, Hristiyanlık ve Bacchanalia gibi bazı dinler, tehlikeli ideolojilere inanıyorlardı. Bacchanalia, Roma’ya Antik Yunan’dan miras kalan bir inançtı. Müritleri, aşırılıkların olduğu içkili eğlence etkinlikleriyle tanrıları Bacchus’a ibadet ediyordu. Bu etkinliklere katılmayı reddedenlerin öldürüldüğüne dair söylentiler vardı. M.Ö. 186’da Bacchanalia inancına karşı kanunlar çıkarıldı. Yahudiler ve Hristiyanlar tek bir tanrı olduğunu iddia ettiklerinden, antik Roma’da suçlu muamelesi görüyorlardı. Roma Cumhuriyeti ve cumhuriyetin tanrılar panteonu döneminde tek tanrı inancı sadece onaylanmayan bir durumdu. Fakat Roma bir imparatorluğa dönüştüğünde tek tanrı inancı ulusal güvenliğe karşı doğrudan bir tehdit olarak görülmeye başlandı. Roma’nın diktatörü Jül Sezar, öldüğünde tanrısal bir konuma yükselmişti. Varisi Augustus, “Divi Filius” yani “Tanrının oğlu” sıfatını devraldı. Hristiyanlık ve Yahudilik bu kutsal imparator fikrini tehdit ettiğinden, müritleri yer altında saklanıyordu.
Roma hükümeti M.Ö. 71’de, bir grup kaçağın elebaşı olduğuna inandığı Spartacus adındaki firari bir köleyi çarmıha gererek öldürmüştü. Spartacus ve arkadaşları iki yıl süren ve ortalığı kırıp geçiren Üçüncü Köle Savaşları’nı başlatmışlardı. Savaş, Roma’nın firari kölelere çok daha sert cezalar uygulamaya başlamasına neden olmuştu. Yakalanmak istemeyen köleler, şehirden bir an önce kaçmak için çıktıkları yolda bu yer altı katakomplarını geçici bir saklanma yeri olarak kullanıyorlardı.
Reklam
Katakomplar, iki ila beşinci yüzyıllar arasında Yahudilerin ve Hristiyanların mezarlık olarak kullanmak amacıyla Roma şehrinin altındaki yumuşak volkanik kayaçlara kazdığı geçitler ve tüneller ağıydı. Buraya, yerin altına uzanan 10-15 metrelik merdivenlerle iniliyordu. Merdivenden indikten sonra, bir tabutu taşıyan iki kişinin yürümesine yetecek genişlikte ve farklı yönlere doğru giden çok sayıda koridorla karşılaşılıyordu. Katakomplar, Roma’da Hristiyanlara zulmedildiği dönemde onlar için geçici bir sığınak görevi gördü.
Antik Roma’nın başı suçlularla dertteydi. Soygun, şiddet ve ayaklanma olağan vakalardı. Tüccarlar müşterilerini kazıklıyor, zavallı köleler sürekli firar edip şehrin altında saklanan diğer kanun kaçaklarının yanına sığınıyorlardı. Toplumun en üst kademesinde ise zenginler ve aristokratlar gizli faaliyetlerin veya iktidarı devirmeyi amaçlayan entrikaların içerisinde oluyorlardı. Tüm toplum baştan aşağıya suç faaliyetleriyle kaynıyordu. Antik Roma sokaklarının altında, şehrin en tehlikeli suçlularından bazıları pusuya yatmıştı. Şehrin altında bulunan mağara ve tünel ağlarından oluşan katakomplar, firari kölelere ve saklanma yeri olarak yer altı labirentlerini kullanan yasadışı dinlere ev sahipliği yapıyordu. Karanlık, genellikle rutubetli, farelerle dolu ve insana fenalık geçirtecek kadar dar olmasının yanında, daha önce burada yaşayanların ölü bedenlerinin de sıkışıp kaldığı katakomplar, kimsenin bulunmak isteyeceği türden yerler değildi. Firari köleler mümkün olduğunca çabuk buradan ayrılmak isterlerdi.
Roma köle sisteminin firarileri yakalandıklarında olay yerinde öldürülür veya sonrasında çok daha eziyetli ve yaratıcı yollarla idam edilirlerdi.
Üst sınıftan çiftlerin gayrimeşru ilişkileri, Roma seçkinlerinin soydan gelen iktidar yapısını zayıflatıyordu. Bu ilişkilerin ölüm cezasıyla sonuçlandığı oluyordu.
Reklam
Roma’da kabul görmeyen veya yasadışı dinlere mensup kişiler oldukça tehlikeli addedilirdi. Genellikle şehrin altındaki katakomplarda Roma polis kuvvetlerinden saklanırlardı.
Antik Roma’da üst sınıflardakilerin işleyebileceği en büyük suçlardan biri ihanet veya hükümeti devirmeye teşebbüstü. Failler sürgünle, hatta ölümle cezalandırılırdı.
Boston Çay Partisi’nden sonra çay, Birleşik Krallık’la eşdeğer görülen bir simge haline geldi ve çok sayıda Amerikalı çay içmeyi vatansever olmayan bir davranış kabul etmeye başladı. John Adams, “çay evrensel olarak terk edilmelidir.” diye yazmıştı. Eylemden sonra Amerika’da çay içme alışkanlığı giderek azalmaya başladı ve çayın yerini kahve aldı.
Boston Çay Partisi, ABD’nin kurulmasıyla sonuçlanacak devrim ve bağımsızlık mücadelesini başlatan bir protesto eylemidir. Göstericiler, kolonilerde yaşayanların çay içmek için vergi ödemelerini zorunlu kılan 1773 tarihli Çay Yasası’na tepki olarak, Boston limanındaki İngiliz gemilerine çıkıp çay paketlerini denize attılar. Bu eyleme karşı Britanya hükümetinin yanıtı sert oldu ve en nihayetinde gerilim tırmanarak ayaklanmaya ve bağımsızlık savaşına yol açtı.
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.