All About Space- Sayı 14 - 2022/02 - Şubat-Mart

All About Space

En Eski All About Space- Sayı 14 - 2022/02 - Şubat-Mart Sözleri ve Alıntıları

En Eski All About Space- Sayı 14 - 2022/02 - Şubat-Mart sözleri ve alıntılarını, en eski All About Space- Sayı 14 - 2022/02 - Şubat-Mart kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gözlerinizi karanlığa alıştığınızda milyonlarca yıldız görmeye başlıyorsunuz... Kozmosta o kadar çok güzellik var ki, sadece başlangıçta görmesi biraz zor."
Reklam
En gerçekçi uzay filmleri 1- derin darbe 2-yıldızlar arası 3-mesaj 4-apollo 13 5-marslı
çin, ceddini ve seddini..
Bu süreçten iklim değişikliği tek başına sorumlu değil: bazı ülkeler zararlı bileşenleri yasa dışı yollarla salmaya devam ediyor. Peuch "2018 yılında yüksek miktarda kloroflorokarbon tespit edildi ve bu salınımın takibi sonucunda sorumlunun Çin olduğu ortaya çıktı.
ozon deliği- iklim değişikliğiKitabı okudu
“Gözlerinizi karanlığa alıştırdığınızda milyonlarca yıldız görmeye başlıyorsunuz... Kozmosta o kadar çok güzellik var ki, sadece başlangıçta görmesi biraz zor.”
Sayfa 11
UZAY ASANSÖRÜ Uzay asansörü Dünya ile yörüngeyi birbirine bağlayacak bir asansör projesi. Bu fikri ilk ortaya atan kişi Konstantin Tsiolkovsky’ydi. Tsiolkovsky aynı zamanda roket fırlatmalarına dair ilk denklemleri derleyen kişi. 1895 yılında, Eyfel Kulesi’nden ilham alarak, 35.800 kilometre uzunluğunda bir kule inşa edilip yörüngeye bir asansörle erişilebileceğini düşündü.
Reklam
YILDIZLAR HAKKINDA HER ŞEY Vücudumuzdaki her bir atom bir yıldızın içinde üretildi. Astronomlar, Dünya üzerindeki yaşantımızı önceki nesil yıldızlara borçlu olduğumuzu on yıllardır biliyorlar. Yıldızlar, kozmik tarihin milyarlarca yıllık sürecinde, daha sonraları kayaç gezegenlerin oluşumunu sağlayacak olan ağır elementleri ürettiler. Ünlü astronom Carl Sagan’ın söylediği gibi “bizler birer yıldız tozuyuz.” Vücudumuzdaki atomların eski yıldızların içinde doğmuş olması başlı başına büyüleyici bir düşünce ancak astronomlar yıldızların doğumları, yaşlanmaları ve ölümleri ile ilişkili kimyaya dair birçok süreci yakın zamanda anlamaya başladılar. Yaşamın altyapısındaki kompleks biyomoleküler mühendisliğin Dünya’da sıfırdan başlamadığı, bunun yerine Güneş Sistemimizin yapı taşlarında bulunan karbon bazlı kimyasalların varlığı ile tetiklendi. Bilim insanlarının asıl anlamaya çalıştıkları şey ise bu kozmik kimyanın kendi halinde nereye kadar ilerleyeceği ve bu doğrultuda evrenin başka kesimlerinde yaşam olasılığının ne olduğu.
DART GÖREVİ NASA’nın Çift Asteroit Yönlendirme Testi (DART), gezegeni savunmak adına kinetik bir çarpışma ile bir asteroidin yörüngesini değiştirmek için tasarlanmış iddialı bir proje. DART, 24 Kasım 2021’de SpaceX Falcon 9 roketi ile fırlatıldı ve hedefine doğru ilerliyor. DART’ın hedefi ikili sistem olan bir Dünya’ya yakın asteroit: Didymos ve uydusu Dimorphos. DART asteroit yönlendirme testi gerçekleştirecek olan ilk savunma mekanizması görevi. Uzay aracı Dimorphos’a saniyede 6,6 kilometre hızla çarpacak. Çapışma Dimorphos’un yörünge hızını %1’den daha az azaltacak. Bu küçük değişim Dimorphos’un yörünge periyodunu birkaç dakika kısaltmak için yeterli. Dimorphos’un Didymos etrafındaki yörünge değişimi Dünya’daki teleskoplardan gözlenecek ve görevin başarılı olup olmadığına karar verilecek. Şu an için Dünya’ya bir asteroit çarpma tehdidi bulunmasa da böyle bir olasılık her an ortaya çıkabilir ve buna hazırlıklı olmalıyız.
FİZİK, KÜTLE ÇEKİMİNİN ATOMALTI ÖLÇEKTE NASIL ÇALIŞTIĞINI NEDEN AÇIKLAYAMIYOR? Kütle çekimi ölçebilmesi zor bir kuvvet. O kadar zayıf bir kuvvet ki bunu ölçebilmek için elektromanyetizma gibi diğer tüm kuvvetlerden izole olmanız gerekiyor. Bir ataş düşünün. Dünya bu ataşı kütle çekimi ile çekiyor ancak küçücük bir mıknatıs Dünya’nın kütle çekimine karşı gelip ataşı kendine doğru çekebiliyor. Kütle çekiminin nasıl işlediğini biliyoruz. Newton ve Einstein çoğunlukla büyük ölçekteki cisimlerin nasıl hareket ettiği üzerine odaklandı. Fakat diğer taraftan kuantum teori, evreni çok daha küçük bir ölçekte ele alıyor. Giderek çok daha küçük cisimleri ölçüyoruz ancak cisim küçüldükçe, kuantum fiziğine göre konumu da belirsiz hale geliyor. Newton ve Einstein’ın ortaya attığı kütleçekimi teorisi bu tarz küçük şeyleri ele almıyor. Kütle çekimini tanımlayabilmek için cismin her andaki konumunu bilmeliyiz. Ancak atomaltı şeyler için bu durum söz konusu değil. Atomaltı dünyada kütle çekiminin nasıl işlediğini bilmememizin neden bu.
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.