Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Allah Yolunda Yardım ve Cömertlik

Dilaver Selvi

Sayfa Sayısına Göre Allah Yolunda Yardım ve Cömertlik Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Allah Yolunda Yardım ve Cömertlik sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Allah Yolunda Yardım ve Cömertlik kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cömert insan, kendisinin hayır ve hizmet için yaratıldığına inanır. İnsanların yükünü çekmekten zevk alır, huzur bulur. Çünkü cömertlik, Yüce Allah'ın ahlakıdır. Peygamberlerin mirasıdır, salihlerin şiarıdır. Bu ahlak müminde sabit bir huy hâlini aldığı zaman o, istese de cömertliği terk edemez. Cömertlik onun için cennette olmak gibi tatlı haldir. Bundan ayrı kalmaya sabredemez.
Cömertlik, hiçbir karşılık beklemeden elindeki mal ve imkan ile başkasına iyilik ve ihsan etmektir. Bu ahlak insanda meleke hâline gelince sahibine cömert insan denir. Meleke insandan hiç ayrılmayan ve vücudunun bir parçası hâline gelen sıfat demektir.
Reklam
Allah yolundaki bütün harcamalara kısaca infak denir. İnfak maddi-manevî her türlü rızktan yapılabilir. İlim, akıl, sevgi gibi nimetler manevî rızklardır. Mal, para, güç, makam gibi şeyler de maddî nimetlerdir. İnfak Yüce Allah'ın bize bahşettiği maddî ve manevî nimetleri onun rızası için harcamaktır. Buna Allah için yardım, hizmet, sadaka, iyilik ve ihsan da denir.
Cömert insan dostuna iyilik yaptığı gibi düşmanlarına da ikramda bulunur. Zengin iken eli açık olduğu gibi fakir iken de eli açıktır. Onun gönlü devamlı zengindir. O hep başkasına iyilikte bulunur, rahmet olur ve fayda verir.
"Varlıklar içinde en şerefli olan insanın, sadece kendisi için yaşaması, insanlara faydalı işlerden kaçması, hayır nedir bilmemesi, iyiliği sevmemesi ne kadar üzücüdür."
"İnsana düşen vazife, kainattaki bunca rahmeti görüp yüce yaratıcısını tanımaktır. Onu tanıyan sever. Seven emrine itaat eder. İtaatin aslı rızadır. Rıza teslimiyeti gerektirir. Teslimiyet hâya ve edep ister. Bütün bunlar yüce yaratıcıyı tanımaktan ve ona saygıdan kaynaklanır. Bu hale marifetullah denir."
Reklam
"Allah yolundaki infak, kalpteki iman ve irfan için bir ölçüdür. Allah için malını veremeyenler, canlarını hiç veremezler."
Arifler, 'Bir kalbi Allah sevgisi doldurduğu zaman, onun korkusu gider; kalp kuvvetlenir ve sevinçle dolar.' diyor.
Yüce Allah'ın dostları bencil ve cimri olamazlar. Onlar yoluna baş koydukları Yüce dostun, bütün varlıklara rahmet ettiğini görürler. Öyle ki Allahu Teala, kendisini inkar eden kafirlere bile hayat ve nimet vermektedir. Onu tanıyan ve gerçek dostluğuna adım atan bir müminin artık kalbi katı, eli sıkı, yüzü asık, kaşı çatık, gönlü kin ve intikam içinde olması mümkün değildir.
"İki haslet bir müminde bulunmaz: Cimrilik ve kötü ahlak."
Sayfa 19 - Buhârî, Edebü'l-Müfred, Had. No:282; Tirmizî, Birr, 41; Heraitî, Mesâviü'l-Ahlak, Had. No:9.Kitabı okudu
Reklam
Müminin imanı ve irfanı onu ihsana sevk etmelidir. Allahu Teala'yı seven, onun yarattıklarını da sever. Hele bu kimse Allahu Teala'nın kendisine kardeş yaptığı mümin olunca, ondaki iman nurunun hatırına, onun her zahmetini çeker. İyilik yaptığı kimseyi minnet altına asla sokmaz. Allah için ne yapsa az bulur. Yaptığı iyiliği görmekten ve 'İyilik yaptım' demekten utanır. Devamlı noksanlığını görür. Tövbeye sarılır.
Arifler derler ki: Kalbin manevi hastalıklardan kurtulması, nefsin terbiyesi kelime ve temenni ile olmaz. İşin lafını yapmak ve felsefesini üretmekle sonuç alınmaz. Bu işin bir görünmeyen yönü vardır. Bu, ilâhî nasip ve Allah'ın kuluna tahsis ettiği özel yardımıdır. İşin görünen ve kuldan istenen kısmı iman, teslimiyet, tevazu ve hizmettir.
Efendimiz (s.a.v), kenarda bir şey biriktirmezdi. İstenmeden verirdi. Yaptığı iyiliği devam ettirirdi. Kendisinden bir şey istenir de o anda elinde bulunmazsa, daha sonra vermeyi vaat ederdi. Sözünden hiç dönmezdi. Bu haller Ramazan ayında daha fazla meydana gelirdi.
Süleyman el-A'meş (rah.), kendi zamanındaki insanlarla önceki büyüklerin hâlini şöyle anlatmıştır: - Şu zamanımızdaki insanlar bir din kardeşiyle karşılaştıklarında, ondan, evindeki çoluk çocuğa hatta tavuklara varıncaya kadar haber sorar. Bununla birlikte eğer kendisinden bir dirhem istense, onu vermez. Selef-i salihin ise, uzun süreden sonra karşılaştığı mümin kardeşine kısaca, 'Nasılsınız?' veya 'Allah size selamet versin, ne haldesiniz?' sözünden fazla bir şey söylemezlerdi. Bununla birlikte, kendisinden malının yarısını vermesi istense, hemen verirdi.
Sadaka-nın en faziletlisi, en dar ve zor anlarda insanın karnı aç, kendi muhtaç iken başkasına verdiği sadakaydı.
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.