“Almanya'da yalnızca Gotik anıtlar dikkate değerdir; bu anıtlar şövalyelik dönemlerini hatırlatır; hemen hemen bütün Alman şehirlerinde devlet müzeleri o zamanlardan kalma eski eserleri muhafaza eder. Denebilir ki, dünyayı fetheden kuzeyli sakinler Germenya'dan çıkarken hatırlarını çeşitli şekillerde orada bırakmışlardır."
Fichte dış dünyayı, varlığımızı sınırlayan ve düşüncenin kafa yorduğu bir sınır olarak görür. Onun sisteminde bu sınır ruhun kendisi tarafından yaratılır ve ruhun sürekli faaliyeti, yine kendisinin şekillendirdiği dokuları etkiler. Fichte’nin metafizik benlik üzerine yazdıkları biraz Pygmalion heykelinin uyanışını hatırlatır. Heykel bir kendini bir üzerine yerleştirildiği kaideyi elleyerek sırasıyla şöyle dermiş:”Bu benim, bu ben değilim.” Heykel, Pygmalion’un elini tuttuğunda ise şöyle haykırmış:”Bu da benim!”
Fichte, Anlaşılmaz olanı anlaşılmaz olarak anlamak gerekir, der. Bu eşsiz sözün derin bir anlamı vardır. Analize kapalı kalması gereken, yalnız düşünce aracılığıyla yaklaşılabilecek şeyleri hissetmek ve kabul etmek gerekir.