Bayıldım! Çok sevdim!
Uzun zamandır baskısı yoktu, ne satın alabildim ne de kütüphanede bulabildim. İthaki Yayınları Tarık Dursun K.’nin kitaplarını tekrar basmaya başlamış, görür görmez hemen aldım.
Kitabın adı da konusu da çok ilgimi çekmişti, seveceğimi düşünüyordum yanılmadım.
Kitabın konusu, bir kadının rasgele bir numara çevirip telefonu açan adamla konuşmalarından oluşuyor. Kitap iki bölümden oluşuyor, ikinci bölüme kalbimi bıraktım <3
Tarık Dursun K. ile tanışma kitabımdı, devamı da gelecek :)
2, 23, 165.
XY ve XX.
AHN, XX-in XY-ye peş peşe "Alo!" şeklinde seslenmesi ile başlar. -XY, kalabalık bir aileye sahip olmasına rağmen yalnız yaşayan, altmışını devirmiş bir erkektir. XX ise orta yaşlarına henüz adım atmış, yalnız bir kadındır. XX, rastgele birçok numara çevirmiş, birçok konuşmanın ardından XY-nin ılıman cevapları karşısında konuşmasını sürdürmeye karar kılmıştır.
Konuşma o gün ile sınırlı kalmamış, ilk konuşmanın kapanışında gündüzleri 8:30/9:00 arasında XX, XY ile konuşabileceğine dair söz almıştır.
Bir buçuk ay boyunca, her gün sürecek olan konuşma alışkanlığı esnasında XX ile XY arasında sorulmayan iki soru vardır; İsmin ne? ve Nasılsın? -Romana da ismini veren Harika Hanım, Tarık Dursun'a ilham olan kadının ismi ya da lakabıdır-
AHN, dört buçuk ay sonra "Telefon bir daha çalmadı. Onu bir daha kimse aramadı." notu ile son bulur.
Çoğunlukla diyalog ve monolog şeklinde ilerleyen sohbetlerin birinci kısmında XX-in yaşamına, anılarına, deneyimlerine, fikirlerine dair bilgiler edinirken, ikinci kısmında ise XY-ye dair bilgiler ediniyoruz. Diyalogların gün ve gün tarihlendirilmesi ve günlerin ve bölümlerin XX/XY şeklinde ayrılmasını da göz önünde bulundurursak AHN-yi mektup/roman olarak nitelendirebileceğimizi ya da anımsatacağını düşünüyorum.
Esasına sadık kalınıp kalınmadığına emin olamadığım ama anıdan yola çıkarak yazıldığına inandığım AHN-yi yazı biçimi, konusu, karakterleri ve edebi dili itibariyle ilgi çekici ve özgün bulduğumu söyleyebilirim.
Her zaman derim ki, uzaktaki 'yakınlar' yüreğimize çok daha iyi gelir. Etrafında, yanında kimse yoktur belki ama bir 'Alo' kadar uzağındadır içini açtığın ve her halini gösterebildiğin.. Yok mu hayatınızda sizin de böyle insanlar?
Bir gece ansızın telefonunuz çalıyor, ev telefonu. Hiç tanımadığınız, sizi tanımayan biri. Rastgele çevirmiş numarayı, içini dökmek için..
Bizim kitaptaki iki karakterimizin arasındaki iletişim de işte böyle başlıyor. Biri mutluluğu yakalamakta başarısız olmuş bir kadın, diğeri uzun seneler eşini bir hastalığın pençesinden kurtarmaya çalışırken, en çok ruhu yaşlanmış bir adam..
Paylaşılanları, anıları, anları siz düşünün artık. Her gün sabah 8.30 da beklenen telefon sesi.. Gerçek aşkı, erkek karakterin anlattıklarıyla hissetmek beni çok etkiledi. Bir adam, sevdiği bir kadın için ne kadar çok şey yapabilirse o kadar çok şey gördüm... Öyle bir bitti ki kitap, boğazım düğümlendi. Beni beklentimin çok çok üzerinde etkileyen bir kitap oldu. Hastalıkta sağlıkta sevmek.. Kitabı okurken duygulanmamanız mümkün değil. Her kapatılan telefon görüşmesinden sonra kitaba birkaç dakika ben de ara verdim. Sindirmek istediğim, bastırmak istediğim duygular oluştu içimde..
Şiddetle tavsiye ediyorum!
Asıl siz erkekler hikâye kahramanı olmaya can atıyorsunuz. Bir kadın size baksa, gülümsese. Yanınıza gelip iki kelime konuşsa ve sonra gitse. Arkasından bakar, anında onunla sizin aranızda bir hikâye yazarsınız. Üstelik sonu yatakta biten bir hikâye!
Alo,Harika Hanım Nasılsınız ,benim uzun zamandır okumayı istediğim ama baskısı olmadığından bulamadığım bir kitaptı. Kendisini hiç ummadığım bir zamanda kitap rafları arasında gezerken buldum. O an neler hissettiğimi :”hadi canım”diye bağırarak gösterdim. Herhalde dönüp bakanlar deli bu diye düşünmüştür .
Birbirini hiç tanımayan iki kişisinin telefon konuşmalarından oluşuyor. hiç beklemediğiniz bir anda telefonuz çalıyor ve tanımadığınız biri sizinle konuşmaya çalışıyor . Her gün aynı saatte çalan telefon ,ucunda ismini bilmediğiniz biri,dış görünüşü hakkında hiçbir fikriniz yok. Sizin ses tonunuzdan ve kurduğunuz cümlelerden nasıl biri olduğunuz konusunda tahminler yürütüyor . Kadınların o karmaşık dünyasına,erkeklerın kadınlar kadar derin bakmadığı konulara ,erkek kadın ilişkilerine değinen sıcacık bir kitap. Alıp okudum rafa kaldırayımdan ziyade ;ara ara açıp birkaç sayfa okunacak bir kitap.. içerisinde altını çizdiğim o kadar cümle bulunuyor ki hepsını paylaşmak mümkün değil …
“Düşündüm de …Sizi tanımayı çok isterdim.
Yakından bakmayı ve …
Bu belki’leriniz var ya,onları söylerken yüzünüzün ne biçim aldığını görmeyi de .
Nasıl bir kişisiniz ?
“Sıradan …hiçbir özelliği olmayan…”
“Konuştuklarınızdan o çıkmıyor ama …”
İlk yaptığın yemek pilavdı, dibi tutmuştu. İlk ütün, skoç takımımın pantolonuydu ve yakmıştın. Üzüldün, çok ağladın. Ben hiç üzülmedim. Seni seviyordum ve pilav da, pantolon da umrumda değildi.
ALO, HARİKA HANIM NASILSINIZ?
Bugün durduğum, yürüdüğüm ve beklediğim her an aklımda tek bir düşünce vardı. “yalnızlık” söylerken bile fısıltı gibi çıkan bu sözcük, çağırıldığı ortama kışın kara günlerinden kalma bir rüzgâr getirir. İçim üşüyor bugün. Üşüdükçe sanki daha çok sarılıyorum yalnızlığıma.
Sonra yalnızlığımı betimlemek istedim. Ne zamandır vardı? İlk fark ediş anımı düşündüm. Ben bildim bileli hep üşüyorum. Ellerim ısınmaz ayaklarım hep soğuktur. Ve benim yalnızlığım geldiği yeri terk etmeyi sevmez. Üstelik bir kıskanç bir kıskanç sormayın gitsin!
Biraz daha düşününce aklıma Harika Hanım geldi. Bir kitabın içinde görmüştüm onu. Pembe kapaklı ve hal hatır soran bir kitaptı. İki yalnız insanın bir telefon uzakta neleri paylaşabileceğini anlatıyordu.
“İnsan yalnızlık dediğimiz şeye aldırmamayı öğreniyor “ diyordu kitap. Bu aldırmayış benim gibi yalnızlıkla büyümüş insanların en iyi öğrendiği şeydir. Kendimi sonunda tanımlanmış ve anlaşılmış gibi hissetmiştim okuduğum zamanlarda.
Yazarı Tarık Dursun K. İle ilk tanışmamız bu kitap ile olmuştu. Daha sonraları tekrar denk gelemedik. Bir kahveyi daha beraber içmek isterdim. Yalnızlığım konusunda yalnız olmadığımı bana hatırlattığı için teşekkür etmem lazım. Kim bilir daha ne hikâyeleri vardır ceplerinde.
Kadınlar yalanı severler. Erkekler genellikle onlar üzülmesin diye yaparlar bunu. Kadınlar yalana inanmaya hazırdır, gerçeklerden rahatsız olurlar. Ben böyle düşünüyorum.