Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anadolu Uygarlıkları

Ekrem Akurgal

Anadolu Uygarlıkları Gönderileri

Anadolu Uygarlıkları kitaplarını, Anadolu Uygarlıkları sözleri ve alıntılarını, Anadolu Uygarlıkları yazarlarını, Anadolu Uygarlıkları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ion kentlerinin en parlak dönemi, 7.yy’ın ikinci yarısında kolonilerin kurulmasından sonra başlamış, ancak MÖ 600-545’teki altın çağda gelişmesinin doruğuna erişmiştir. Bu dönemin ıonia’sı, dünyaya yalnız pozitif bilim ve felsefede değil, aynı zamanda mimarlık ve heykeltraşlıkla da yol göstermiştir.
Sayfa 363Kitabı okudu
Dünyaya ayak uydurmak istiyorsak, çatısı altında bütün temel ve sosyal bilimleri bir arada toplayan bir “bilimler akademisi” nin kurulmasını bir an önce gerçekleştirmeliyiz.
Sayfa 301Kitabı okudu
Reklam
Dünyada hiçbir kültür yoktur ki kendisinden önceki ve çağdaşı olan kültür ya da uygarlıktan etkilenmesin. Bu nedenle uygarlık, yani bilim ve teknik yönünden olduğu gibi kültür, yani yazın, müzik, sanat alanlarında da uygarlıklar birbirlerini etkilemişler, yeniler eskilerin üzerine kurulara onların mirasçısı olmuşlardır.
Sayfa 289Kitabı okudu
Hind-Avrupalı kökenli olan Hititler Anadolu’ya MÖ 2000 yılllarında gelmiş ve bu topraklarda büyük ölçüde hatti uygarlığı temelleri üzerine kurdukları ve MÖ 1200 yıllarına kadar yaşayan özgün bir uygarlık oluşturmuşlardır. Hititlerin Türk olmadıkları kuşkusuzdur. Ancak Anadolu’nun birçok yöresinde katıksız diyebileceğimiz Hititler bugün bile yaşamaktadırlar. Bugünkü Türk ulusu, eski Anadolu’da yaşamış kavimlerle Türklerin kaynaşmasından ortaya çıkmıştır. Türkiye Türkleri canları ve kanlarıyla anadoluludurlar. Hattiler ve Hititler bizim atalarımız, biz de onların torunlarıyız. Böylece ırk bakımından bile bağlı olduğumuz eski Anadolu topluluklarının her çeşit kalıntısı bizim kültür mirasımızdır. Bu kutsal emaneti korumak ulusal görevimizdir.
Sayfa 286Kitabı okudu
Son yıllarda Foça, bayraklı,erytrai, miletos, didim, Efes ve sardeste elde edilen eserler MÖ 6.yy’ın ilk yarısında Anadolu’nun felsefe ve müspet bilim alanında olduğu kadar mimarlık ve heykel sanatında da o zamanki dünyaya önderlik ettiğine tanıklık etmektedir. Karia’da, Lykia’da ve Efes’te meydana çıkarılan mimarlık ve heykel buluntuları, Anadolu’nun klasik çağda, yani MÖ 5. Ve 4. Yüzyıllarda en ileri sanat merkezlerini yaşattığını ortaya koymaktadır. Anadolu, Helenistik devirde, yani İskender’den sonraki 3 yüz yılda özellikle MÖ 2. Yy da mimarlık ve heykelcilik bakımından çağının en önde gelen ülkesiydi. Bergama o zamanki dünyaya önderlik ediyordu.
Sayfa 284Kitabı okudu
Dünyada gökten zembille inmiş ne bir mimarlık, ne bir heykelcilik, ne de herhangi bir kültür yaratısı vardır. Her yeni alım kendisinden önceki ile çevresindekilerin çeşitli etkilerini taşır. Batılılar romalıların ve helenlerin; Helenler ise Sümerler’in, mısırlıların, Fenikelilerin ve Hititlerin mirasçıları olmuşlardır. Ulusal kültür, ulusal güçle, çalışma, heves, merak ve çaba ile geliştirilir. Etkiler nereden gelirse gelsin her topluluk çalıştığı ve çaba gösterdiği ölçüde özgün bir ulusal kültür yaratır. Arap, İran ve Bizans etkileri altında kalmış olan Selçuklu ve Osmanlı mimarisi, Türk halk sanatı ve edebiyatı ve bugün Türkiye’de yeşermekte olan batı klasik müziği bunun canlı ve başarılı kanıtlarıdır.
Sayfa 283Kitabı okudu
Reklam
Bir ulusun en aziz varlığı , onun tarih boyunca geliştirdiği uygarlık yapıtlarıdır. Her ulus yetiştirdiği sanatçı, filozof, bilim adamı gibi kişilerin büyüklüğü ve bunların gerçekleştirdiği yapıtların önemi ve zenginliği oranında yücelir. Bu yapıtların birikimi ve kuşaktan kuşağa aktarılması ile ulusal miras oluşur. Ulusal mirasın önemli bir bölümünü taşınmaz yapıtlar oluşturur. Bunlar her ulusun oturduğu ülkenin tapusu olan kentler ya da anıtlar halindeki mimarlık yapıtlarıdır. Ancak bunlar bir ülkenin ulusal mirası olduğu gibi tüm insanlığın ortak uygarlık ürünleridir. Nitekim Anadolu’da Türklerin gelişinden önce yaşamış uygarlıkların kalıntılarıda hem bizim, hem bütün dünyanın ortaklaşa kültür hazineleridir. Çünkü her ulusal uygarlık kendisinden önceki bir başka uygarlığın devamıdır ayrıca çevresindeki komşu uygarlıkların etkisi altındadır.
Sayfa 275Kitabı okudu
Temel bilimlere ve teknik konulara önem verilmesi doğaldır. Ancak sosyal bilimlerdeki eğitim ona paralel gitmelidir. Çünkü kültür alanında eğitilmemiş, çağdaş dünya görüşüne ulaşamamış bir teknik kişi mesleğinde bile yararlı olamaz. Sosyal bilimler konusunu önemle ele almak zorundayız. Çünkü bir ulusun özelliğini ve özgünlüğünü oluşturan ozanlar, yazarlar, filozoflar, mimarlar, ressamlar ve heykeltraşlardır. Yapılacak bir başka önemli iş de, tübitak’a paralel olarak bir kültür kurumunun kurulmasıdır. Yani akademiler adı altında çalışan, öğretim yapmayıp sadece araştırma ile uğraşan bilim merkezleri oluşturmak. Bu bilim yurtlarının kadrolarını ek ücret almaksızın üniversite öğretim üyeleri oluşturmalı, ancak kendilerine tam mevcutlu kütüphaneler, gerekli araçlar sağlanmalıdır. Türk kültür kurumu kurulduğu gün Türkiye başıbozukluktan çıkmış, bilimsel ve çağdaş bir düzeye oturmuş olacaktır. Ancak bunun gerçekleşmesi devlet planlama teşkilatı ve onunla birlikte parlamenterlerimizin göstereceği ilgiye ve etkin girişimlere bağlıdır.
Sayfa 274Kitabı okudu
DOĞULU MUYUZ? BATILI MIYIZ? Ele aldığımız soru tarih boyunca incelenirse doğu ile batıyı birbirinden ayıran nedenlerin hepsini birden kapsayan ana etkenin özgürlük olduğu görülür. Gerçekten doğu binlerce yıl genellikle özgürlükten yoksun kalmış, buna karşın batıda söz ve yazı özgürlüğü genellikle süregelmiştir. Yanlış inançlardan sıyrılmış özgür düşüncenin ilk parlak ürünlerini batı Anadolu kentlerindeki ionyalı doğa filozofları geliştirdiler. Batı Anadolu düşünürleri insanlığa yeni bir davranış ve tutum getirmişlerdir. Bu dünya görüşü özgür düşünceye, özgür rekabete dayanıyordu. Devlet düzeni tanrıya bağlanmadığı, yurt sorunları halk ve şehir meclislerinde, stoalarda, yurttaşlarla birlikte tiyatrolarda tartışıldığı için herkes düşüncesini söyleyebiliyordu. Okuma yazma tarihte en yaygın durumuna ilk kez ionya’da, yani batı Anadolu’da ve Atina’da ulaştı. Yanlış inançlardan sıyrılmış, özgür düşünceye dayalı doğa araştırmalarından müspet ilim doğdu. Dinsel kurallardan kurtulmuş özgür düşünce yolu ile Atina’da halk egemenliğinin temelleri ve MÖ 508’de demokrasi kuruldu.
Sayfa 238Kitabı okudu
Modern Türk kültürünün oluşmasına katkıda bulunmuş olan uygarlıklar arasında bugün yalnız batı etkeninden yararlanmaktayız. Buna karşılık Türk kültürünün özünü biçimlendirmiş olan orta asya ve eski Anadolu ile Selçuklu ve Osmanlı Kültür hazineleri‘ne sırtımızı çevirmiş bulunmaktayız. Oysa yeniden özgün bir kültür yaratmamız daha çok bu dört ana kaynaktan beslenmemize bağlıdır. Nitekim batılı yöntemlerle çalışan ve özellikle eski ya da yakın dönemlerin Anadolu ezgilerini işleyen bestecilerimiz uluslararası saygınlık ve beğeni kazanan eserler yaratmışlardır. Ressamlarımız arasında da özgünlüğüe ulaşanların daha çok Anadolu konularını işleyenler arasından çıktığını görüyoruz.
Sayfa 235Kitabı okudu
82 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.