Türkler İslamiyet öncesi ve sonrası inançlarına son derece bağlıydılar. Samimiyetle inanıyor ve yaşıyorlardı. İslamiyet ile birlikte Emevi ve Abbasilerin getirdiği kadercilik anlayışını terk ederek İslamiyet öncesi inançları olan Kök Tengri (Gök Tanrı) inançlarının etkisi ile akılcılık anlayışını benimsediler. İdari açıdan da güç birliği esasını benimsemişlerdir. Bunu da Uluslar Meclisi ile yapmaktaydılar.
Türk Kültür Tarihi hakkında yapılan araştırmalar dünyanın her tarafına dağılmış bu milletin hayat felsefesini anlama ve anlatma konusunda yetersiz kalmaktadır. Yıllarca Türkleri göçebe, yersiz yurtsuz, medeniyet düşmanı, çapulcu, barbar, kan içici, sanattan zanaattan ticaretten anlamaz; etrak-ı bi idrak (akılsız şuursuz) Türkler diye itham edenler neyi delil göstermekteydiler?
Beş yıllık bir ön çalışmanın ürünü olan ve Türklerin tarihini ve inançlarını içeren bu kitabın birinci bölümü insanlık tarihinin başlangıcından Türklerin müslüman oluşuna kadar, ikinci bölüm cahiliye dönemi Arap Alemi, İslamiyet'in doğuşu ve Türklerin müslüman oluşu, üçüncü bölüm ise Türklerin İslamiyeti kabulünden günümüze kadar gelişen süreçte kurulup gelişen Denizli Tavas Karataş Derbendinde kurulan Dediği Sultan Tekkesinin tarihini içermektedir.
Kitapta, Denizli'nin kültür, ekonomi ve sosyal tarihi açısından çok önemli bir yere sahip olan Dediği Sultan Tekkesinin asırlar boyunca tekkenişinliğini yapmış, Birinci TBMM'de (Kurucu Meclis, 1920-23) Denizli milletvekili olarak görev alan Hacı Hüseyin Mazlum Bababalım ve ailesinin geçmişi 1200'li yıllara giden tarihi de ele alınıp incelenmiştir.
