Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anafartalar Hatıraları

Mustafa Kemal Atatürk

Anafartalar Hatıraları Sözleri ve Alıntıları

Anafartalar Hatıraları sözleri ve alıntılarını, Anafartalar Hatıraları kitap alıntılarını, Anafartalar Hatıraları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bütün askerler, zabitler, artık her şeyi unutmuşlar, nazarlarını, kalplerini verilecek işarete merküz bulunduruyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılınçları ellerinde zabitlerimiz kırbacımın aşağı inmesiyle ahenin bir kitle halinde şirane bir savletle ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde asumani bir gulguleden başka bir şey işidilmiyordu: Allah Allah Allah!...
Sayfa 93 - Sel Yayınevi, M. Kemal AtatürkKitabı okudu
Muharebe meydanında cereyan eden hali temaşa ederken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati parça parça etti. Vücuduma nüfuz edemedi. Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı. (Bu saat enkazını bilahare, bugünün hatırası olmak üzere, Liman Paşa'ya verdim. O da, asalet armasını havi, kendi saatini bana verdi.)
Sayfa 94 - Sel Yayınları, M. Kemal AtatürkKitabı okudu
Reklam
''Benimle beraber burada muharebe eden bil cümle askerler kat'iyyen bilmelidir ki uhdemize tevdi edilen namus vazifesini tamamen ifa etmek için bir adım geri gitmek yoktur. Habü istirahat aramanın bu istirahatten yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini cümlenize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın hem fikir olduklarına ve düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk asarı göstermiyeceklerine şüphe yoktur.''
Sayfa 27 - Sel Yayınları, M. Kemal AtatürkKitabı okudu
-- Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vak'asını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafeniz sekiz metro, yani ölüm muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kamilen düşüyor, ikincidekiler, onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim, cennete girmeğe hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.
Sel Yayınları, M. Kemal AtatürkKitabı okudu
''Fakat bence bu tabiye vaziyetinden daha mühim bir amil vardır ki o da herkes öldürmek ve ölmek için düşmana atılmıştı. Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin muvaffak olmak veya ölmek azmiyle harekete teşne olduğu bir taarruzdur. Hatta ben, kumandanlara şifahen verdiğim emirlere şunu ilave etmişimdir: --Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeği emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.''
Sayfa 17 - Sel Yayınları, M. Kemal AtatürkKitabı okudu
Düşmana katiyen tüfenk ve bittabi top ateşi yapılmıyacaktı. Efrat süngü takacaklardı. Tekarrür edecek anda, saffi harb nizamındaki asker hücum yürüyüşiyle düşmana atılacak ve önündeki aver hattı da ana iştirak edecekti. Bir dakika sonra mesele halledilmiş olacaktı. Ondan sonraki safha için şimdiden bir karar veremezdim.
Sayfa 52 - Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2. Baskı: 1990 | Sekizinci fıkranın Conkbayırı - Şahinsırt'taki taarruzundan. Mustafa Kemal karargâhın başında.
Reklam
Düşman tayyaresinin takibi altında hayvanlarımızı dört nal sürerek Kocaçimentepesi yolunu takip ettik. Kocaçimentepesi'nin cenup yamaçlarından, Kurtgeçidi'ni geçerek Conkbayırı tepesine gitmek istiyordum. Kurtgeçidi'ne tekarrüp ettiğimiz zaman, Conkbayırı tepesinden ve onun daha şimalindeki Boyun noktası civarından düşmanın piyade ateşiyle karşılandık. Düşman buraları tahtı işgalinde bulunduruyordu. Kocaçimentepesi'nde bize mensup hiç bir muntazam kıta yoktu. Derelerde, şurada burada bir takım perakende, bozgun efrat görüyordum.
Sayfa 47 - Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2. Baskı: 1990 | Çamlıtekke ile Conkbayırı arasında
Tarih, toplumun benliğine ilişkin bilinci, dolayısıyla kimliğidir. Geçmişini topyekûn unutmuş insan, hafızasını yitirmiş, varlık omurgasını kırmıştır. İleride kendisini bekleyen ise ya uyuşup felç olmak ya da ölüp gitmektir.
Düşmana katiyen tüfenk ve bittabi top ateşi yapılmayacaktı. Efrat süngü takacaklardı. Tekarrür edecek anda, saffi harb nizamındaki asker hücum yürüyüşiyle düşmana atılacak ve önündeki aver hattı da ana iştirak edecekti. Bir dakika sonra mesele halledilmiş olacaktı. Ondan sonraki safha için şimdiden bir karar veremezdim.
Sayfa 52 - Türk Tarih Kurumu BasımeviKitabı okudu
Reklam
Ben şu haberi bekliyorum: Siperlere giren düşman mahvedilmiş, düşman siperlerine askerlerimiz girmiştir. Bundan başka hiçbir haber -bence- önem taşımamaktadır.
Sayfa 140Kitabı okudu
"Vaziyet umumileşmiş, Anafartalar'a çıkmış ve çıkmakta olan büyük düşman kuvvetlerini nazar-ı dikkate almak ve ona nazaran umumi tedbirler ittihaz ederek sevk ve idareyi tehit ve temin etmek lazım geldiğinden kendisinin "Çare kalmadı mı?" sualine verdiğim cevapta bütün mevcut kuvvetlerin taht-ı kumandama verilmesinden başka çare kalmadığını söyledim. Mumaileyh "Çok gelmez mi?" sözüyle mukabele etti. "Az gelir!" dedim.
Tarih ne güzel aynadır. İnsanlar, bahusus ahlâkta mütekamil olmayan kavimler, en büyük mukaddesat karşısında bile hasis hissiyata tâbi olmaktan men'i nefs edemiyor. Tarihin sinesine geçen büyük hâdisatta, bu hâdiseler içinde âmil ve fail olanların etvar ve harekât ve muamelâtı onların ahlâk seciyelerini ne bariz gösterir.¹
Sayfa 25 - Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2. Baskı: 1990 | ¹Bu paragraf sonradan kırmızı kurşun kalemle çizilmiş
Bazı kumandanlarca mesuliyet yükünü başkalarına yükletmek cihetlerine sapılmağa başlandığı zehabına bile düşüldü. Hakikaten mesuliyet yükü her şeyden, ölümden de ağırdır.
Sayfa 24 - Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2. Baskı: 1990
Bu berbat durum genelleşmişti. Anafartalar'a çıkmış ve hâlen çıkmakta olan büyük düşman kuvvetlerini hesaba katmak, buna göre külli tedbirler alarak sevk ve idareyi birlik içinde sağlamak gerekti. Bu nedenle Kurmay Başkanının "Çare kalmadı mı?" sorusuna verdiğim cevapta, bütün birliklerin emrim altına verilmesinden başka çare kalmadığını söyledim. "Çok gelmez mi?" dedi. "Az gelir!" dedim.
138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.