O da çikolata alıp neselenmek için pastaneye giriyordu. Bilirsin Işıl ağladığında annesi ona hep çikolata alırdı. Büyüdüğünde de ne zaman üzülse çikolata yermiş Işıl.
Fakirdiler ama ikramları çok zengindi. Elleriyle açtıkları lavaş ekmeğin içine sürdükleri köy tereyağı hemen eriyor, ardından tulum peynirinin
ttuzuyla karışarak enfes bir tat bırakıyordu damaklarimizda..
Tugba'nin Sühendam gibi çirkin meziyetsiz ve kaba biriyle sevgili olmasını hiçbir zaman anlayamamıştım.. Sühendam onu ilk öptüğünde Tuğba öyle bir anlatmıştı ki duyan onu Hollywood starı öpmüş sanırdı. Aşk böyle birşeydi işte..