İnsan bütün tumturaklı zaferlerine, rasyonalitesinin inşa ettiği bütün güvenli kalelerine rağmen kaderin gizemli ve bilinemez gizemli tercihlerinin elinde bir oyuncaktır.
Çünkü sadece sanat, hayattan çıkmış olmasına rağmen hayattan daha fazla bir şeydir; hayat ve form ancak sanat içinde birleşebilir: “ la vie pour l’art und l’art pour la vie” (hayat sanat içindir ve sanat hayat içindir).
Sosyal olaylar görünürlükleriyle kendilerini saklar ve ele vermez. Bu nedenle de ilk görüşte anlaşılır sanılan, çoğu kez daha kuşatıcı bir bakış için başlangıçtaki kadar anlaşılır olmayabilir.
Hayatımızı hikaye etme biçimimiz doğrudan kendimizi anlama biçimimizi etkiler; kendimizi anlama biçimimiz doğrudan başkasını anlama biçimimizi belirler; başkalarını anlama biçimimiz doğrudan başkalarını yargılama biçimimizi belirler; başkalarını yargılama biçimimiz ise doğrudan dünyanın yaşanılası veya yaşanılamayası bir yer olup olmamasını belirler.