Anmaktan Anlamaya Doğru Atatürk Sözleri ve Alıntıları
Anmaktan Anlamaya Doğru Atatürk sözleri ve alıntılarını, Anmaktan Anlamaya Doğru Atatürk kitap alıntılarını, Anmaktan Anlamaya Doğru Atatürk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Milli eğitim programımızın, milli eğitim siyasetimizin temel taşı cahilliğin yok edilmesidir . Cahillik yok edilmedikçe yerimizdeyiz. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.
Atatürk'ün okul gezileri sırasında Sivas'ta karatahta başındaki ünlü resmi ,aynı yıl bir Alman okulunda tarih kitabının kapak resmi olarak kullanılmıştır.
Mallarını millete bağışlamasının nedenini soran gazeteciye cevabı:
"Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları asil milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar. İnsanın serveti kendi şahsiyetinde olmalıdır."
"Hükümet başına gelen her nazır kendine göre bir program yapıyor. Onu uygulatıyor. Bir müddet sonra başka bir nazır geliyor, onu beğenmiyor, başka bir program uygulatıyordu. Bu ne gaflet!" M.K.ATATÜRK
Ellerimiz zincirlerle bağlı deniz kıyısında bulunuyor ve ah bir kez hür olsak da şu denizde bir yüzsek diyorduk. İşte bugün hürriyetimizi aldık ve zincirlerimizi kırdık, denizde yüzmemizde bir mani kalmadı. Fakat bir türlü suya giremiyoruz. Ayağımızı denize sokuyoruz. Dalsak da yüzme bilmediğimiz için batacak boğulacağız. Demek gaye hür olmaktan ibaret değilmiş. İş yüzmeyi öğretmekte ve öğrenmekte ve kurtulmanın çaresine bakmaktaymış. İşte meydan; ordu vazifesini yaptı. Memleketin ilim ve irfan erbabları kendilerini göstersinler. Bu vatanı hür ve mesut hale getirsinler."
"Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu; diğeri milletin istikbalini yoğuran kültür ordusu. Bu iki ordu da yüce ve saygıdeğerdir. Yalnız siz kültür ordusu mensupları; sizlere bağlı olduğunuz bu ordunun kıymet ve kabiliyetini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir ordunun fertlerisiniz. Bir millet kültür ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin sürekli neticeler vermesi; ancak kültür ordusunun varlığına bağlıdır. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun çabaları boşa gider. Ordularımızın kazandığı zafer; sizin ordularınızın zaferi için sadece zemin hazırladı. Hakiki zaferi siz kazanacaksınız."
Atalarımız; At, Kadın, Silah demişler...
Bundaki derin ifade gecmis devirlerde manasız bir mahiyet, daha doğrusu çirkin bir mana almıştı. Fakat Milli Mücadele seneleri; atı, silahı ve kadını bize tam manasıyla öğretmiştir.
Atın ne olduğunu Murat Dağları'ndan Akdeniz'e akın edenlerden öğrendik.Silahın ne olduğunu Sakarya'da gördük.Kadının ne olduğunu da siperlerin içinde kağnıların başında, mekteplerin ve hayatın bir cephesinde tanıdık.
Kadının kırılır, dökülür, ezilir, büzülür bir varlık olmadığı anlaşılmıştır.
Ve gene anlaşıldı ki ince, nazik olmak; yani kadın olmak zayıf, aciz olmak değildir.
Kuvvetli at, kuvvetli silah, kuvvetli kadın... Bunların müşterek manası; kuvvetli istikbaldir.