Konstantin Levin için köy, hayatının tiyatro sahnesiydi; yani sevinçlerinin, acılarının, emeğinin yeriydi. Sergey İvanoviç için ise köy, bir yandan dinlenme yeri, öte yandan da şehirdeki çürümüşlüğün bir panzehiriydi; faydalarını bilerek, memnunlukla kabul ettiği yararlı bir panzehir.