Şark, sırf sıradan ondokuzuncu yüzyıl Avrupalısının varsaydığı tüm o basmakalıp biçimleriyle “Şarklığı" keşfedildiği için değil, Şark'ın Şarklı kılınabilmesi -yani, Şarklı kılınmışlığa boyun eğmesi- için de Şarklılaştırıldı.
Bu resmin aktardığı düşünce, kabile güçlerinden arındırılmış ve ilkel kıyafetlerinden sıyrılmış bir ırk olarak Kızılderililerin bilinmeyen bir geleceğin karanlığına geçmesidir.
Onları (Amerikan Kızılderilileri) sonsuza dek yaşatmak istiyorum. Bu o kadar büyük bir rüya ki tamamını göremiyorum.
Barbour, tiyatronun kurgulamış olduğu gösteriyi ve dönemin diğer teatral yaklaşımlarını, Batı'nın Doğu hakkında evde oluşturduğu izlenimler olduğunu ve bunların çoğunlukla doğrulanmadan yansıtıldığını belirtir.
Beynin görsel bilgileri işleyen kısmı, evrimsel olarak sözel bilgiyi işleyen kısımlarından daha eskidir. Böylece, görseller insan bilincinin derin unsurlarını kullanarak kelimelerin yaptığından daha iyi açığa çıkarırlar ve başka türlü bir bilgiyi sunarlar.
Sergi ile ilgili en çarpıcı yorum ise Wolfgang Lenk'ten gelir: "Batı'nın yabancıyı egzotize edişinin meşruluğunun inkar edilmesi ve bu algının bizim bakış açımızla çatışan sanatsal faaliyetlerin karşı karşıya gelmesidir. Yabancılar bir zamanlar bizim bakışımızın [gaze] nesneleriydiler, ancak şimdi onlar geçmişe bakıyorlar."
"Uygarlığın nimetlerini, inkâr etmeksizin, siyah setre ceket, fes, pantolon ve potin'den oluşan kıyafetin, eski dönemlerde imparatorluğun çeşitli din ve ulusları arasında giysi nedeniyle ortaya çıkan kinlerin giderilmesinde büyük yararları olduğunu ve olmaya devam ettiğini belirtmeliyiz. Bu giysinin, Müslüman olmayanları belirleyen farklı işaretlerin ortadan kaldırılmasını sağladığı ve böylelikle yobazların Gayrimüslimlere hakaret etmesine engel olduğu gerçektir. Böylelikle bu kıyafeti giyenlere, Rum, Ermeni, Latin veya yabancı olsunlar, rahatlıkla efendi, bey, paşa vs. şeklinde hitap edilmektedir."