Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arabistan'dan Öteye

Warwick Ball

Arabistan'dan Öteye Gönderileri

Arabistan'dan Öteye kitaplarını, Arabistan'dan Öteye sözleri ve alıntılarını, Arabistan'dan Öteye yazarlarını, Arabistan'dan Öteye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmparator Theodosius'un 385'te çıkardığı Hristiyanlık dışındaki her türlü dini ibadeti yasaklayan fermanının İslamiyet'te eşi benzeri yoktur.
Sayfa 272 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Dünyaya tek taraflı bir bakış açısıyla, "biz ve onlar" gözüyle bakılması birçok uygarlığın özelliğidir: Örneğin Yunanlara karşı barbarlar, Çinlilere karşı Çinli olmayanlar. Tarihçi Bernard Lewis sınırları belirli birimlerin hükümdarlarının sadece Avrupa'da bulunduğuna -"Fransa", "İngiltere", "Danimarka" kralları, vs- Orta Doğu'daysa hükümdarlık sınırlarının belirsiz olduğuna işaret eder. Ona göre "Türkiye" veya "Mısır" sultanları veya "İran" şahları gibi sıfatlar Avrupalıların yakıştırmalarından ibaretti; sultanlar ve şahlar kendilerini sınırsız ve evrensel gibi görüyorlardı; unvanlar ("İslam hükümdarı" gibi çok geniş bir anlam ifade etmedikçe) belirli bir toprak parçasıyla sınırlı değildi.
Sayfa 272 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İbn Battuta Çin'e yaptığı dillere destan yolculuktan döndüğünde en karanlık devrini yaşayan Avrupa yerine Batı Afrika'ya gitmeyi tercih etmişti. Bu ihmali İslam uygarlığının İslam dünyasının dışındaki herhangi bir şeyi görmezden geldiği şeklinde yorumlamak insanın aklını çelmektedir: Onlara göre Avrupa dışarısıydı, bu yüzden de
Sayfa 271 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Eğer Herodot tarihin babasıysa, İbn-i Haldun da tarih biliminin kurucusudur.
Sayfa 271 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Geçmiş geleceğe bir su damlasının yekdiğerini andırdığından daha fazla benzer.
Sayfa 271 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
İnsan alışkanlıklarının ürünüdür, atalarının sulbü değil.
Sayfa 270 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1786'da bağımsızlığını ilan eden yeni devleti, yani Amerika Birleşik Devletleri'ni dünyada ilk tanıyan ülke Fas'tı.
Sayfa 266 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Türklerden başka Avrupa'ya ayak basan çok az Avrupalı olmayan vardır… ve bunun nedenini gerçekten hâlâ bilmiyoruz.
Sayfa 262 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Arap silahları asla Güneydoğu Asya'ya doğrultulmamıştı. Bu doğrudan doğruya Hint Okyanusu'nun bir Arap gölü haline getirilmesi sayesinde gerçekleşmişti, bölge sadece ticaret ve din propagandası yoluyla Müslümanlaştırılmıştı.
Sayfa 259 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Sümer şehirlerinden dışarıya doğru giderek artan bir hareket gözlenir. Suriye ve Güney Anadolu dağlarında bir dizi koloni kurulmuş, ayrıca aşağılarda Basra Körfezi'ndeki daha eski bağlantılar da güçlendirilmiştir.
Sayfa 244 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şu sıralar Haçlı Seferleri'ni Avrupa'nın Yakındoğu'ya saldırısının bir başka örneği diye istiap haddini çoktan aşmış Batı'nın suçluluk kompleksi yüküne eklemek moda haline gelmiştir. Hatta Haçlı Seferleri için "bizim" "özür dilememizi" (kimden?) talep eden bir hareket bulunmaktadır. Bazıları da Haçlı
Sayfa 239 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Tarih boyunca egemenlik daima yönetenle yönetilenin işbirliğini kapsayan çift yönlü bir süreci gerektirmiştir. Haçlı devletlerinin de bundan aşağı kalır yanı yoktu; dinin hizmetindeki şövalyelerin fieflikleri üzerinde sürdürdükleri saltanatları, o günün koşullarında, genellikle yeterince makuldü. Her halükarda Levant köylüsü açısından kime vergi ödediği pek fark etmiyordu: Arap, Türk veya Frank.
Sayfa 238 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Haçlı Seferleri daha trajikti çünkü özünde arka çıkıldığı sanılan dine tarifsiz ölçüde zarar vermişti: Hristiyanlığa. Levant, Haçlı Seferleri sırasında büyük bir Hristiyan nüfusunu barındırıyordu. Nitekim (çok yakın zamana kadar Lübnan'daki gibi) nüfusun çoğunun Hristiyanlardan meydana geldiği ileri sürülmüştür ama Haçlılar insanları kılıçtan geçirirken ayrımın gözetmemişlerdi. Bu nedenle Hristiyanların büyük bir bölümü sırf kendilerini korumak için İslamiyet'i benimsemek durumunda kalmışlardı. Dördüncü Haçlı Seferi'nin orduları, Kutsal Topraklar'daki varlıklarının çoğunu kaybettikten sonra, 1204'de Hristiyan Alemi'nin en büyük kalesine, Konstantinopolis'e saldırmışlardı. Niyet Hristiyan Alemi'nin yuvasına, doğudaki kaynağına dönmesiydi ama sonunda kendini yiyip bitirmekten başka bir işe yaramamıştı.
Sayfa 238 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Nasıl İkinci Haçlı Seferi Salaheddin'le vücut bulan büyük bir Sarazen lideri yarattıysa, Beşinci Haçlı Seferi de aslında bir Türk köleyken 1261'de kendini Mısır sultanı ilan edip, (harfi harfine "köle" anlamına gelen) Memlûk hanedanını kuran Baybars'ı ortaya çıkarmıştı. Ne var ki Baybars, Salaheddin'e kıyasla çok
Sayfa 236 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Çok daha donkişotvâri -ve trajik- saf bir idealizm misyonu da 1212'deki "Çocuk Haçlı Seferi" denilen Haçlı Seferi'ydi. Bu sefer için on iki yaşındaki Stephen adlı bir Fransız çobanı vaaz vermişti. Krala bir mektup getirdiğini, bu mektubu ona bizzat İsa'nın verdiğini ileri sürerek Fransız Kralı Philippe'in huzuruna
Sayfa 236 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.