Birisi derdi, diğeri dermanı seçmiş,
Biri kavuşmayı, diğeri ayrılığı seçmiş,
Biz ayrılığı, kavuşmayı, derdi ve dermanı,
Cânânın seçtiği şeyi seçmişiz.
(Baba Tahir)
Turistin biri, kutupta altı ay gece gözlem yapma kararı alır. Bu iş için yanında kimseyi götürmez. Nihayet bu tehlikeli kararını gerçekleştirir. Her tarafı karanlık kaplamış, altı ay boyunca simsiyah bulutlu tipili soğukta zaman geçirir. Buzdan kendisine bir oda yapmış ve hava sıfırın altında 50 derece. Bu yolculuktan döndükten sonra, Yapayalnız adıyla bu macerasıyla ilgili bir kitap yayımlar. Bu kitapta, 'birçok kez ölümün eşiğinden döndüm ve bu yolculukta bana güç veren tek şey, Allah'ın her zaman yanımda olduğundan ve asla yalnız olmadığımdan emin olmamdı' diye yazar. Bu, öyle bir yalnızlıktır ki özellikle Hak Teâlâ'nın maiyetinden, yani Allah benimledir demekten emin olmuştur. Arif tüm varlık âlemine karşı aynı inancı taşımaktadır; tüm varlık âlemini, kendisine inandığının bir cilvegâhı olarak görür.
Hâce Nasiruddîn Tûsî, Başlangıç ve Sonuç adlı kitabında Hz. Peygamber (s.a.v.)'den şu hadisi nakletmektedir: "Dünya ahiret ehline haramdır ve ahiret de dünya ehline haramdır ve her ikisi de Allah ehline haramdır."
İki dünyayı bir anda daracık gönülden,
Dışarı attık, sana yer açılsın diye.
Semnun bu yolda perişan olmuş biri idi ve halk onun deli olduğunu sanıyordu. Şöyle rivayet edilir ki: "Ona şöyle sordum: Kul hangi menzile ulaştığında kulluk makâmına ulaşır? 'Terk etmeyi tedbir olarak gördüğü zaman.' Ona sordum: Sevgi nedir? Dedi ki: Allah'ın sa-na karşı gösterdiği sevgi mi yoksa senin Allah'a gösterdiğin sevgi mi? Hangisini soruyorsun?' Dedim ki: "Allah'ın kuluna karşı gösterdiği sevgi?' Dedi ki: 'Meleklerin bunu dinlemeye takati yoktur! Sen nasıl onu dinleyebilirsin?'
Tedricî olarak isim, seni müsemmâ ile tanıştırır, ve gerçekte ismi senin önüne koyan müsemmâ idi. İşte sana bir şahit: “ Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel” ( Müzemmil 8)
Aşksız hayat canı bezdirmektir,
Hak’tan habersiz olmak hazır ölümdür.
Yaşamak ve ölüm bu her ikisi Hakk’la hoştur,
Allah olmadan âb-ı hayat ateştir.
(Mesnevî)
Her ne kadar binlerce kadeh olsa da birden fazla şarap yoktur,
Her ne kadar yıldızlar çok fazla ise de birden fazla güneş yoktur.
Her ne kadar bu kadar hesapsız dalgalar denizin suyundan ortaya çıksa da,
Çok olan dalgaların kendisidir, su ise birden fazla değildir.
(Mağribî)
İnsanın özü, yani canı ve ruhu ilahî bir nefhadır/üflemedir; bu üfleme güzelliğin alıcısıdır. Güzelliğin tümü sıfatlarla ilişkilidir, sıfatlar veya güzellikler ya da yücelikler ve bunların tümü Allah’a aittir: ”En güzel isimler Allah’ındır”.
Nakledildiğine göre Râbia, bahar mevsiminde evin bir köşesine başını sokmuş oturmakta idi. Hizmetkar içeri girerek şöyle dedi: ‘ Ey hanımefendi! Dışarı çık da Yaradan’ın yarattığına bir bak.’ Rabiâ şöyle dedi: ‘Sen içeri gir de Yaradanı seyret. Yaradanı mütalaa etmem ve onu seyretmem, beni yaratılanı görmekten alıkoymuş, bizzat kendisiyle meşgul kılmıştır.
(Cevahir’ul Esrar)