Çağdaş dünyanın en önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkan güvenlik ve düzen olguları,
toplumsal düzeni ve güvenliği sağlamada önemli bir kavram olan sosyal kontrolün
yeniden değerlendirilmesini ve sosyal kontrol aygıtlarının yeniden düzenlenmesini beraberinde
getirmektedir. Bu bağlamda Modernitenin temel ilkeleri olan düzen ve ilerleme anlayışı-
nın sorgulanmaya başladığı postmodern/geç modern dönemde, etiketleme, kapatma ve dâhil
ederek dönüştürme olarak tanımlanabilecek modern sosyal kontrol mekanizmalarının yeniden
gözden geçirilmesi gerekliliği doğmuştur. Modernitenin homojen toplum yaratma amacı
doğrultusunda uygulamış olduğu sosyal kontrol, devletin kurumları ve kitle iletişim araçları
yoluyla işletilmektedir. Bu anlamda toplumda istenilmeyen ya da uygun olmayan davranışları
sergileyen bireyler – suçlular, akıl hastaları, uyuşturucu bağımlıları, eşcinseller- bir yandan
tüm kanallar aracılığıyla modernitenin değerlerini içselleştirmeye zorlanırken bir yandan da
devlet kurumları içerisine dâhil edilerek kimlik dönüşümüne tabi tutulmuşlardır. Hastaneler,
hapishaneler, okullar modern devletin ideolojisi doğrultusunda bireyleri dönüştüren mekanizmalar
olarak tasarlanmıştır. Ancak 1960’lardan sonra etkili olan sosyal kontrol mekanizması
etiketleme ya da ötekileştirme olarak karşımıza çıkmaktadır.