Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aşk Böyle Yaşanır

Halit Ertuğrul

En Yeni Aşk Böyle Yaşanır Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Aşk Böyle Yaşanır sözleri ve alıntılarını, en yeni Aşk Böyle Yaşanır kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşığım anlayacağınız . Bunun için çok dengeli olduğumu söyleyemem .
İki insanın en büyük ortak noktası din, iman ve ebedî beraberlik arzusu olmalıdır. Aile hayatında maneviyat ve dini hayat olmazsa, o aile temelsiz, direksiz, çürük bir binaya benzer.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Bilirsiniz ki, birçok hatıralar ifade edilemez. Bazı hatıralar ise, içimizde yalnızca bize özgü kalır.
Aşk yalnızca görünüşe, güzelliğe, gençliğe yönelirse ömrü çok kısa olur. Aşkın ruhu imanla, ahlâkla ve ebedî beraberlikle beslenirse uzun ömürlü olur ve insana cennet mutluluğu yaşatır.
Sayfa 102Kitabı okudu
Eğer insanlar gerçek aşkın Allah'ı bilmek ve ona secde etmek, ebedi bir alemde beraber olmak olduğunu anlasalar, dünya aşkına hiç mi hiç tenezzül etmezler.
Unutmayın ki, hayat tek kişilik değildir. Aşklar dostluklarla ve sevenlerle birlikte yürürse ve onların desteği alınırsa, mutluluk verir. Yoksa ömür az, acısı büyük ve pişmanlığı da çok fazla olur. Hatta çok zaman hayatla ödenir.
Reklam
Aşk; Arapça aslı ışık olup sözlükte şiddetli ve aşırı sevgi, bir kimsenin kendini tamamen sevdiğine vermesi, sevgilisinden başka bir şey düşünmemesi" anlamına gelir.
Sevgililer yaşlanır, fikrinden döner, ölür, fani olur. Ama sevgililerin yaratıcısı güzeller güzeli Allah her zaman o sevgiye lâyık ve oradadır.
"Aşk, yalnızca görünüşe, güzelliğe, gençliğe yönelirse ömrü çok kısa olur. Aşkın ruhu imanla, ahlâkla ve ebedî beraberlikle beslenirse uzun ömürlü olur ve insana cennet mutluluğu yaşatır."
Eğer insanlar gerçek aşkın Allah'ı bilmek ve ona secde etmek, ebedî bir alemde beraber olmak olduğunu anlasalar,dünya aşkına hiç mi hiç tenezzül etmezler.
Reklam
Bediüzzaman Said Nursi Şeyh Sait isyanına verdiği cevap;
"Türk milleti asırlardan beri İslâmiyet'in bayraktarlığını yapmıştır. Çok veliler yetiştirmiş ve şehidler vermiştir. Böyle bir milletin torunlarına kılıç çekilmez." Biz Müslümanız. Türk-Kürt kardeştir. Kardeşi kardeşle çarptırmayız. Bu şer'an (İslâmî açıdan) caiz (doğru) değildir. Kılıç, haricî (dışarıdan hücum eden) düşmanlara karşı çekilir. Dahilde kılıç kullanılmaz. Bu zamanda yegane kurtuluş çaremiz, Kur'an ve iman hakikatleriyle tenvir (aydınlatma) ve irşad etmektir. En büyük düşmanımız olan cehli (cahilliği) izale etmektir. Ortadan kaldırmaktır. Teşebbüsünüzden vazgeçiniz. Zira akim (sonuçsuz) kalır... Birkaç cani yüzünden binlerce masum kadın ve erkek telef olabilir."
"Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ızdırap çeken kardeşim! Senin vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsait muhtelif (çeşitli) maddelerden terkip edilmiştir (biraraya getirilmiştir). Gururu bırak, aczini anla, mâlikini (mülkünü sana vereni) tanı,vazifeni bil, dünyaya ne için geldiğini öğren."
Beyimin sakat kalması ve protez ayakla dolaşacak olması beni çıldırtıyordu.Toplum içinde herkesin imrendiği ve ayrıcalıklı bir aile böyle mi olacaktı? Artık eski hayatın o renkli yaşamını yakalayamayacağımız kesindi. İlk defa paranın, zenginliğin ve itibarın on para etmediğini fark ettim.Ve ilk defa her şeyin para olmadığını hissetmeye başladım. Ve hele, doktorun "Allah bir ayağını almakla size bir mesaj vermiş olmalı" sözü hiç mi hiç aklımdan çıkmıyordu. "Peki bu mesaj nedir?" sorusu, zihnimde tepinip duruyordu. Hem eşim, hem de ben bu soruya takılmıştık. Peki ama çözümü, cevabı neydi? Bir türlü bunu kimseye sormaya cesaret edemedik. Veya bunun anlamını bilecek bir dostumuz ve yakınımız yoktu.
Babamın beklenmedik ölümü, geçici de olsa benim beynime "ölüm" düşüncesini yerleştirdi. O düşünce öyle müthiş bir şeydi ki,bütün yaşamı,bütün dünyayı ve bütün güzellikleri altüst ediyordu."Ölüm" aklıma gelince, şok oluyordum,kendimden seçiyordum,"ölümü" düşünmemek için. Çok zaman lap alıp, kendimi uyutuyordum. Çünkü "ölüm" gerçeği beynimde uyanınca oturduğum villa, en pahalı giysilerim, dolu dolu mutfak ve en çarpıcı eğlence mekanları kabre doluyor, ardından beni de yutup, bitiriyordu.Aman Allah'ım ne dayanılmaz bir şeydi.
Rabbim bir hikmete binaen gözlerimi ve ayaklarımı aldı. Ama verdiği o kadar nimetleri var ki, saymakla bitmez. Ağız verdi, yiyorum, içiyorum, konuşuyorum. Akıl verdi,düşünüyorum. El verdi, tutuyorum. Evlât verdi, seviyorum. Eş verdi, dayanıyorum, teselli buluyorum. Daha neler neler... Bütün bu nimetler karşısında nasıl şikâyet edeyim. Buna hakkımız yoktur. Eğer şikâyet edersek, Allah'a karşı edepsizlik etmiş oluruz. Bu inanılmaz teslimiyet, bu imanla kulluk anlayışı ve bu deryalar kadar sonsuz şükür karşısında gözyaşlarımı silmekten başka bir şey yapamıyordum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.