Bu çocukta kendime o kadar yakın, âşina (tanıdık) bir nokta buluyorum ki, asıl beni teshir eden (büyüleyen) de bu... Güya o nokta benden farksızmış gibi, kendimden ayıramıyorum.
Ben henüz aşkı konuşmayı bilmiyordum. Kalbim çarpmayı bilmiyordu. Onu soğukluktan uyuşmuş olduğu hâlde avuçlarında sen canlandırdın. Hem bak, bu sarılan kollarımı artık sen de çözemezsin değil mi?