Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Schopenhauer’in Felsefesi

Aşkın Metafiziği

Arthur Schopenhauer

Aşkın Metafiziği Gönderileri

Aşkın Metafiziği kitaplarını, Aşkın Metafiziği sözleri ve alıntılarını, Aşkın Metafiziği yazarlarını, Aşkın Metafiziği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bencillik öylesine tiksindiricidir ki, bu utanç verici hali sak­lamak için, nezaket dediğimiz şeyi icat etmişizdir. Ama yine de bu konuda başarıya ulaştığımız söylenemez.
İnsanın hayatı, yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, var olmaya çalışmak için harcanmış bir çabadır.
Reklam
Verdiği sözü tutmuyor hayat; tutsa bile, özlediğimiz şeyin özlenilmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu. Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi. Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor.
Hayatın birinci yarısı, mutluluğa karşı duyulan yorulmak bilmez bir özlem olduğu halde, ikinci bölümü acı dolu bir kor­ku duygusuyla kaplıdır. Çünkü, mutluluk denilen her şeyin kuruntu olduğu ve acıdan başka gerçeğin bulunmadığı fark edilmiştir artık.
Her ne olursa olsun, hayata belli bir ölçüye kadar daya­nabilen bir kimse bile, giderek yaşlandıkça, her şeyin bir hayal kırıklığı ve hatta bir aldanış oldugunu kavrar. Başka bir deyiş­le, koskoca bir aldanıştan başka bir şey olmadığını öğrenir.
Her yerde bir düşman çıkıyor karşımıza; hayat, silah başında öldüğümüz sürekli bir savaştan başka şey degil.
Reklam
Bir insanın aşkı, çoğu zaman komik, kimi zaman da trajik olaylara yol açar. Her ikisinin de nedeni, tür ruhunun eline geç­miş olan bu insanın, onun tarafından yönetilmesi ve artık ken­di kendisine ait olmamasıdır. Böylece, bu insanın davranışı, bireysel varlığa aykırı bir hal alır.
Cinsel aşk söz konusu olunca, vicdan dediğimiz şeyin, her zamankinden daha az etkisiz hale geldigini görüyoruz. Tutkulu bir aşka yaka­lanan namuslu ve haksever kimselerin, bu niteliklerini kaybet­tikleri ve türün menfaatinin aracı olarak hiç korkmadan zina işlediklerini görüyoruz.
Bir kahraman her çeşit yakınmadan utandığı halde, aşk acılarından yakınmaktan çekinmez. Çünkü bu acı­lardan ötürü yakaran, onun kendisi değil, türün ta kendisidir.
Yalnızca türün sınırsız bir hayatı vardır. Ve bundan ötürü, sınırsız bir istek duyan, sınırsız bir doygunluğa erişen ve sınırsız acı çekebilen şey, yalnız tür ruhu­dur. Ama tutkulu aşkta, bütün bunların, ölümlü bir insanın yüreğine sıkıştırılmış olduğunu görüyoruz.
Reklam
Aşık bir erkeğin, sevdiği kadını ele geçirmek için yeryüzünün bütün değerli şeylerinden vazgeçebileceğini biliyoruz. Oysa bu kadın, aşık erkeğe, bir başka kadının verebileceğinden farklı bir şey ver­memektedir. Bu çeşit en yüce bir tutkuda bile, asıl göz önünde tutulan amacın, sevilen insanı elde etmek oldugu; bu tutkunun da başka tutkuların da, giderildikleri ve doygunluğa eriştikleri zaman ortadan kalkmalarıyla açıkça belli olmaktadır.
Bi­reyselleşme ve onunla birlikte, aşk tutkusunun şiddeti, öyle yüksek bir dereceye ulaşabilir ki, doygunluk elde edemediği zaman, dünyadaki en tatlı şeylerin hatta hayatın bile değeri kal­maz.
Bir erkeğin, son derece çirkin bir kadına aşık olması gibi az rastlanır haller, kadının anormalliklerinin hep­sinin, erkeğin anormalliklerinin tam tersi olması ve bundan ötürü onları düzeltebilecek niteliği taşıması ile açıklanabilir. O zaman, bu çeşit iki insan arasında doğan aşk, çok kuvvetli olacaktır.
Kadınlan büyüleyen şeyler, özellikle ira­de kuvveti, kararlılık ve cesarettir. Namuslu olmanın ve iyi kalpliliğin de, kadınlar üstünde olumlu etkisi vardır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.