Aşkın Son Sözü sözleri ve alıntılarını, Aşkın Son Sözü kitap alıntılarını, Aşkın Son Sözü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"demek ki insan gemlenemez bir arzuyla taşarken ve kendi kişisel hazzının peşinden gittiğini zannederken, insanı güdüleyen, yönlendiren, aslında tür içinde en iyiye yönelmiş olan bir içgüdüdür.."
"schopenhauer: aşk olarak adlandırdığımız durumda olan biten, aslında hiç de önemsiz bir şey değildir; tam tersine, içtenlikle gösterilen bunca çaba ve eziyet meselenin önemine uygun düşüyor.. bütün aşk maceralarının amacı, aslında insan yaşamındaki tüm arzu ve amaçlardan çok daha önemlidir; dolayısıyla bu amaca yönelenlerin büyük bir ciddiyetle hareket etmelerini de haklı çıkarır niteliktedir.."
"bağımsızlığını seçme imkânları olsa bile, erkeğin himayesine girmek, pek çok kadına daha çekici görünmektedir.. hayatın sorumluluğunu üstlenmek, bir kadına sıkıcı gelir..
ergenlik çağında olan erkek bile kendisine yol göstermesi, eğitmesi, analık etmesi için kendisinden büyük kadınlara yönelir.. ama alışılagelmiş davranışlar ve çocuğun yetiştirilmesi, kendi iç zorunlulukları, onun böyle kolay bir teslim olma yoluyla tatmin olmasını yasaklamaktadır.. erkek, kendinden yaşlı kadınlarla olan bu aşk serüvenlerini birer aşama olarak görmektedir.. erkeğin talihi, gerek küçüklüğünde, gerek büyüdükten sonra, en çetin ama en güvenli yolları seçmek zorunda kalması; kadının talihsizliği ise hemen hemen karşı koyamayacağı ayartmalarla kuşatılmış olmasıdır.. her şey onu en kolay yolu seçmeye kandırmaktadır; yukarı doğru savaşmaya davet edilecek yerde, kendisini koyvermesi ile cennete erişeceği söylenmektedir.. kadın bir düşle aldatıldığını anladığı zaman, artık çok geç olmuştur; sonunda kaybettiği bir serüvende bütün gücünü tüketmiştir.."
simone de beauvoir
"bizim gibi muhafazakârlığın baskın olduğu, kadının ekonomik bağımsızlığının sorunlu olduğu ülkelerde kadın açısından aşk, ikinci dereceden bir konudur..."
" bunca gürültü patırtı niye.. niye bunca itiş kakış, tepinme, korku, endişe ve dert.. sonuçta amaç, sadece bir mecnun'un kendi leyla'sını bulması değil midir..."
"gerçi kadınlarımızın çoğu edebiyatta, sinemada ve televizyon dizilerinde görülen, ruhu yakan" tutkulu büyük aşk "düşü kurmaktan geri durmazlar.."
simone de beauvoir
"bir başka filozof, e. rey, aslında kadınların boyun eğmek istediklerini ve ancak erkeğin zaafı karşısında şamatacı olduklarını ileri sürer:
"güçlü bir sahip karşısında ne kadar gönülden eğildikleri, görülecek şeydir.. âşık kadınların sevgililerine yönelişlerinde alçakgönüllülük vardır.. duydukları zevk için ne kadar da minnettardırlar.. sevdikleri andan itibaren, köle olmaktan hoşlanırlar.. hangi erkekleri tercih ederler aslında?? hükmedebildiklerini mi?? hayır.. karşılarında hemen yenildiklerini hissettikleri gerçek efendileri yeğlerler.."
(aşk üzerine, 1910)
Eğer bu acıdan hareketle gerçekten kendimizle yüzleşmeyi başarabilirsek, bu bir benlik kazancı olmaz mı? Kendimizi daha ileri bir düzeyde tanımak için bu acının bize verilmiş bir armağan olduğunu düşünmek, sizce çok mu akıl dışı bir tutum olur?
"koskoca bir ömür boyu önemsiz, dikkate alınmayan olarak yaşıyorsun; tam perde kapanırken şöhret, davullarla, çalgılarla çıkageliyor, sonra da bunun önemli bir şey olduğunu düşünüyorlar.. "
schopenhauer
"sağlıklı, olgun ve uzun süren evlilikleri yakından incelediğimizde, tutkulu aşkın kısa sürede yerini şefkat, güven, saygı ve ait olma gibi kalıcı duygulara bıraktığını görürüz..."