Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asya ve Avrupa'da Hunlar

Marcel Brion

Asya ve Avrupa'da Hunlar Gönderileri

Asya ve Avrupa'da Hunlar kitaplarını, Asya ve Avrupa'da Hunlar sözleri ve alıntılarını, Asya ve Avrupa'da Hunlar yazarlarını, Asya ve Avrupa'da Hunlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
214 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Asya ve Avrupa'da hüküm süren Türkleri bir Avrupalı tarihçi yazarın gözünden görüyoruz. Hunların MÖ 3000 ile MS 1000 yılları arasındaki Asya ve Avrupada hüküm sürmüş Türklerin yaşam tarzlarından tarihsel olaylara kadar bir çok bilgiye değinilmiş. & Türkleri ilk defa bir bayrak altında toplayan Teoman, & Askerlerine uyguladığı ve benimsettiği katı disiplini, ıslık çalan oklarıyla Mete Han, & Türklerin hüküm sürdüğü bozkıra ilk kez akın düzenleme ve zafer elde etme başarısına ulaşmış olan Çinli Uçan Komutan, & "Esaret kabul edilemez." "Şan, şöhret, servet için değil millet için savaşılır." düşüncesine sahip olan Çiçi Han. & Hunların, Çin ile olan ilişkilerinde neyi iyi neyi kötü yaptıkları... Ve Orta Asya da sonlarının nasıl geldiği, & Onlarca Türk boyunun Avrupayı keşfedip buraya akın düzenletişleri. & Avrupanın kaderini değiştiren Hun'ların Balamir, Muncuk, tanrının kırbacı Atilla, Bayan gibi Hakanları. & Son olarak Hunların Avrupa'dan silinişleri... Kitapta Avrupalı bir tarihçinin gözünden bu olaylara bakılıyor.
Asya ve Avrupa'da Hunlar
Asya ve Avrupa'da HunlarMarcel Brion · Çatı Kitapları · 200511 okunma
Bir gece, kısırlığından dolayı sıkıntı çeken karısı Sarolt bir rüya gördü; beyaz elbiseli genç bir adam kendisine yaklaşmış ve Stefan adını verirse yakında düntaya bir oğlan çocuk getireceğini kendisine müjdelemişti. Şaşkına dönen Geiza, oğlu olursa Hristiyan olacağına dair söz verdi ve sözünüde tuttu. Birkaç ay sonra rüya gerçekleşti, o zaman Geiza On-ugurların ileri gelenlerini yanına aldı, bebeği de bir deri içine sararak İmparatorun huzuruna çıktı. Beylerden sonra bütün On-ugur halkı da vaftiz oldu ve eski törelerini terkederek Avrupalıların törelerine alışmaya başladılar. 997'de Geiza'nın ölümü üzerine Stefan tahta çıktı. Av rupalıların On-ugur, Türklerin Macaristan dediği ülkesini büyük bir Hristiyan devleti haline getirdi. Artık Hunlar ebediyen kaybolmuşlardı. Komşu ırklarla karışarak, Germen ve Slâv kadınları ile evlenerek kendilerini üstün yapan etnik özelliklerini, hatta dillerini bile yavaş yavaş değiştirdiler. Birkaç asır sonra Macaristan'da eski atalarından, kaynağı şüpheli savaş terimleri, eski şanlı günleri anan birkaç şarkidan başka bir şey kal mamıştı.
Sayfa 212Kitabı okudu
Reklam
Avarlar
Artık son gelmişti. Attila'nın imparatorluğunu canlandıracağını hayal eden geniş Avar İmparatorluğu yıkılıyordu. Ortada ne ordu, ne oğul kalmıştı, sadece mengenenin çeneleri gibi ezen Roma birlikleri tarafından çevrilmiş bir avuç yiğit dövüşmeye devam ediyordu. Ondan sonra Avar topluluğu keyfince ve başıboş bir şekilde hareket eden, ırkların ve milletlerin muazzam kaynaşması içinde kaybolan bir kavim haline gelecekti. Bayan, gururlu Bayan, kendisine yollanan hediyeleri lâyık bulmadığı için imparatorlara iade eden, Bizans Augüstleri'nin tahtına oturmayı hayal eden, Attila'nın ve yüz hakanın vârisi yiğit Bayan, avcıları tarafından sarılmış bir aslan gibi dövüşüyordu. Yaralarından akan kan gücünü tüketmişti, atının üzerinde sallanıyordu. Yayını atmış, baltası ile mücadeleye devam ediyordu. Etrafını saran düşmanları yeniden biçmek için baltasını havaya kaldırdığın da bir mızrak göğsüne saplandı. Her taraftan darbe yiyen ve kişneyerek yığılan atının boynuna doğru ağır ağır yıkıldı. Ve Roma askerleri, hakanın cesedine basarak ilerlediler.
Sayfa 169Kitabı okudu
Tarih, bölünmüş krallıkların başına gelen felaketlerle doludur.
Sayfa 124Kitabı okudu
Hunlar şehre yayıldılar. Teslim olmadan direndikleri için şehir halkı tamamen kılıçtan geçirildi, Saint-Etienne Kilisesi dışındaki bütün yapılar yıkılıp yakıldı. Metz ile Reims arasında hiçbir direnme noktasına rastlamadılar; Reims'liler kapılarını açmayı reddettiler. Pek tabii bu direniş de başarılı olmadı; hücuma geçen Hunlar, şehri yaktılar ve yine kutsal yapı olduğu için katedrali yıkmadılar.
Sayfa 110Kitabı okudu
Nal sesleriyle, atların gürültüsüyle ve ovaları aşan arabaların gıcırtılarıyla uğuldayan toprağı titreyerek dinliyorlardı. Onlari nasıl bir engel durdurabilirdi? Önlerine bir nehir çıktığında hemen suya atlıyorlar ve atlarının kuyrukla rına tutunarak yüzüyorlardı. Havayla şişirilmiş tulumlar arabalarının batmasını önlüyor, öküzler ise boynuzları suyun üzerinde yüzüyorlardı. Diğer kavimleri bezdiren iklim şartları onlara vız geliyordu. Üzerlerinde daima bulundurdukları kürkleri ile ne sıcaktan, ne de soğuktan şikâyet ediyorlardı; yürüyüşlerini yavaşlatmadan, eyerlerini terketmeden pastırmalarından bir iki diş koparmak onlara yetiyordu. Gece geldiğinde ise, uzun mızraklarına dayanarak, at üstünde derin bir uykuya daldıkları oluyordu.
Reklam
Herbirinde on bin savaşçı olan yüz seksen boy bir araya geldi. Sadece şüphe duyanlar veya çok uzakta olanlar çağrıya cevap vermemişlerdi. Buna karşılık Hunlar ile birlikte hareket etmekten büyük gurur duyan Yüe-Çi, Sien-Pi, U-Siyun, Wu-Huan gibi akraba kavimler de gelmişlerdi. Gelenlerle iyice kalabalıklaşan Kurultay, seferin komutanlarını seçmek üzere yeniden toplanmıştı. Disiplinsiz ve birbirine düşman aşiretlerin aynı komutanlara itaat etmesinde büyük yarar vardı. Söylenen adlar, adayın akıllı veya ihtiyatsız, çekingen veya yiğit, sevilmeyen veya saygı duyulan bir kişi olmasına göre alkış veya homurtularla karşılanıyordu. Seçme işlemi uzun sürdüğünden atlar sabırsızlandılar, birbirlerine çifte attilar, ısırdılar... Nihayet komutanlar seçildi. Macar törelerinin anlattığına göre, efsanevî tarih, Hunların Avrupa istilâsını yönetenlerin adlarını muhafaza etmiştir. Bunlar, bazılarının Balamir dedikleri Bela, kardeş olan Kewe ve Kadişa ile Kadar aşiretinden Bendegek'in oğlu Atlakewe ve Buda idi. Komutanlar arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda hakem rolü oynayacak biri seçildi; bu, doğruluğu ve adaleti ile tanınmış bilge Kadar idi. Onun kararları da ancak bütün bir milletin Kurultayı'nda bozulabilecekti.
Milletler komşularının geleneklerini kabul eder ve onların kullandıkları şeyleri kullanmaya başlar ise, bundan hiçbir zaman vazgeçemezler ve o malları elde edebilmek için komşularının hâkimiyetine düşerler.
214 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitap Asya Hunları ile açılıyor. Bu bahiste, referans kaynakların da kendi kültürleri için taşıdığı önem doğrultusunda, daha dramatik hikayeler barındırdığı için aşikar olan belli başlı dönemlerin hikayesi konu edilmekle birlikte; ağırlıklı olarak Mete (Mo'tun) ve Hunların parçalanış dönemlerini, özellikle Hohanyeh ve Çiçi arasındaki mücadeleye ilişkin detayları öğrenip bu hususlarda geniş bilgi edinebiliyorsunuz. Buna karşın, Asya Hunları için kitapta ayrılmış olan bölüm, Avrupa Hunları için ayrılan bölümden daha kısa. Eh bu durumun en önemli sebebinin de, Brion'ı asıl ilgilendirenin Avrupa'da olup bitenler olduğu yönündeki çıkarımlar olduğu söylenebilir. Bununla birlikte kitap sadece Asya ve Avrupa Hunlarından bahsetmiyor. Atilla sonrası Avrupa Hunlarının başlarından geçenleri okurken, yazarın Avarları da, Hun-Avar olarak sınıflandırdığı ve Avrupa Hunlarının ardılı olarak gördüğünü belirtmeliyim. Aslında bu görüş pek çok açıdan isabetli olabilir. Zira Gumilev'in sık sık sorduğu, "Atilla sonrasında Hunlar birdenbire nasıl ortadan kaybolmuş olabilir?" sorusuna verilebilecek iyi bir cevap da olabilecek, araştırılması mühim bir konu bu.
Asya ve Avrupa'da Hunlar
Asya ve Avrupa'da HunlarMarcel Brion · Çatı Kitapları · 200511 okunma