Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'le On Beş Yıl (Dini Hatıralar)

Hafız Yaşar Okur

En Eski Atatürk'le On Beş Yıl (Dini Hatıralar) Gönderileri

En Eski Atatürk'le On Beş Yıl (Dini Hatıralar) kitaplarını, en eski Atatürk'le On Beş Yıl (Dini Hatıralar) sözleri ve alıntılarını, en eski Atatürk'le On Beş Yıl (Dini Hatıralar) yazarlarını, en eski Atatürk'le On Beş Yıl (Dini Hatıralar) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Öteden beri Atatürk'ün dine karşı güya kayıtsız kaldığını iddia eden bir takım bedbahtlar, hem bu eşsiz kahraman’ın, hem de asîl Türk milletinin mukaddes inançlarına saygısızlık göstermişlerdir. 15 yıl yanlarında bulunmanın bana verdiği hak ve selâhiyetle diyebilirim ki Atatürk, dine karşı hiç bir zaman kayıtsız kalmamış, yalnız dini istismar edenlere cephe almıştır.
Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Velî ve Zincirlikuyu Camilerinde şehitlerimizin ruhuna hatm-i şerif okumamı emrederlerdi. O günlerde civar kasaba ve köylerden gelenlerle de cami hınca hınç dolardı. Atamın emirleriyle şehitlerimizin ruhuna hediye edilen bu hatm-i şerif kıraatlarında İlâhî nağmeler cami duvarlarında ihtizazlar yaparak dalga dalga yayılırdı. Bu esnada cemaat huşu içinde dinler, şehit kardeşlerinin, babalarının ve dedelerinin ruhlarının istirahatı için dua ederler, sıcak göz yaşları dökerlerdi.
Reklam
Büyük Atatürk bir çok vesilelerle şöyle demiştir: «Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir.»
15 yıl yanlarında bulunmanın bana verdiği hak ve selâhiyetle diyebilirim ki Atatürk, dine karşı hiç bir zaman kayıtsız kalmamış, yalnız dini istismar edenlere cephe almıştır.
Atamın emirleriyle şehitlerimizin ruhuna hediye edilen bu hatm-i şerif kıraatlarında İlâhî nağmeler cami duvarlarında ihtizazlar yaparak dalga dalga yayılırdı.
Atatürk'ün Din Anlayışı
"Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir." - Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
Kemalist Rejimde Tanrı Dayatmasının Kaynağı Atatürk Değil! Bir Hafız...
(...) O gün anladık ki, tercüme ettirilmiş olan Bayram Tekbiri kendilerine meşk ettirilecektir. Hafızlar ikişer ikişer oldular ve şu metin üzerinden meşke başladılar: «Allah büyüktür, Allah büyüktür.» Sultan Selimli Hafız Rıza Efendi bu tercümeye itiraz etti. Bolu mebusu Cemil Beye dönerek: «— Efendim, dedi: Türkün Tanrısı vardır. Bu «Tanrı» şeklinde okunursa daha muvafık olur kanaatindeyim.» Rıza Efendinin bu teklifini Cemil Bey pek ilgi çekici bulmuş olmalı ki, arz etmek üzere hemen Atatürk'ün huzuruna girdi. Döndüğü zaman hepimizi Gazinin yanına götürdü. Atatürk, tekbir tercümesinin sadeleştirilmesi hususunda gösterilen arzu üzerine: «— Peki arkadaşlar , dedi: Tekbirin tercümesini okuyunuz bakalım.» Okundu,: «Tanrı uludur, Tanrı uludur. Tanrıdan başka Tanrı yoktur. Tanrı uludur, Tanrı uludur ve hamd ona mahsustur.» Atatürk bu tercüme şeklini çok beğendi. O gece geç vakitlere kadar huzurlarında kalındı, hep bu konu üzerinde saatler süren irşat edici direktiflerde bulundular ve hafızların ertesi akşam yine -gelmelerini emrettiler.
53 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.