Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ü Nasıl Anlamalıyız?

Mehmet Saray

Atatürk'ü Nasıl Anlamalıyız? Gönderileri

Atatürk'ü Nasıl Anlamalıyız? kitaplarını, Atatürk'ü Nasıl Anlamalıyız? sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ü Nasıl Anlamalıyız? yazarlarını, Atatürk'ü Nasıl Anlamalıyız? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
En büyük hakîkatler ve terakkiler, fikirlerin serbest ortaya konması ve teati edilmesiyle meydana çıkar ve yükselir.
Reklam
1924 Anayasasında Türk vatandaşlarının hak ve hürriyetleri “Türklerin Hukuk-u Ammesi (Kamu Hukuku) başlığı altında şöyle verilmiştir: “Her Türk hür doğar, hür yaşar. Hürriyet başkasına zararlı olmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktadır. Hukuk-u Tabiiye’den olan hürriyetin herkes için hududu, başkalarının hudud-ı hürriyetidir. Bu hudud ancak kanun marifetiyle tespit ve tayin edilir.
Doğru Olarak Cevaplanması Gereken Sorular
Acaba, Atatürk’ün Türk Milleti’ni cehâletin pençesinden kurtarmak ve çağdaş bir toplum hâline gelmedi için başlattığı bu eğitim seferberliği hedefine vardı mı? İlköğretimin zorunlu olmasına rağmen, anne-babalar ve yetkililer fire vermeden çocukların okula gitmelerini sağladılar mı? Şâyet sağlamadılar ise bunun sebepleti neler idi? Yoksa, bir türlü rayına oturtturamadığımız çok partili demokratik sistemde, siyâsetçiler bir avuç oy daha fazla alayım diye eğitim sistemimizi mi baltaladılar? Özellikle Atatürk’ün okutulmalatını çok istediği köylü çocukları niçin okutulmadı? Öğretmen eksikliği mi vardı? Bu öğretmen eksikliğini giderecek şekilde öğretmen yetiştirme plan ve programı yapılamaz mıydı? Atatürk’ün sağlığında çağdaş bir üniversite hâline gelen İstanbul Üniversitesi’nin öğretim üyelerinden beklenen Avrupai anlamdaki çalışma prensipleri neden devam ettirilmedi? İstanbul Üniversitesi’nden sonra kurulan üniversitelerde Avrupa standartlarında akademisyen yetiştirme programı niçin uygulanmadı? Atatürk’ün arzu ettiği şekilde bu ülkenin gençlerini çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına göre eğitme politikasını niçin devam ettiremedik? Bu soruların cevaplarını açık bir şekilde tartışmak mecburiyetindeyiz. Hatâlarımızı ve eksikliklerimizi ne kadar aza indirirsek, bu sıkıntılardan da o kadar çabuk kurtulacağımız gâyet açıktır. Bu öz eleştiriyi yapmadan Atatürk’ün izinde yürümenin mümkün olmadığını bilmeliyiz.
... Göz korkutma ilkesine dayanan ahlâk, bir erdem olmadığı gibi güvene de uygun değildir. ...
Sayfa 156 - Muallimler Birliği Kongresi’nde öğretmenlere ithafenKitabı okuyacak
Eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak gerekir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur. Bu zaferin sağlanması için hepimizin tek can vevtek düşünce olarak özlü bir program üzerinde çalışması gerekir. Bu programın özlü noktaları ikidir: a) sosyal hayatımızın gereksinmesine uygun olması; b) yüzyılın (çağın) gereklerine uyması.
Sayfa 154 - AtatürkKitabı okuyacak
Reklam
27 Ekim 1922, Bursa’da, öğretmenlere hitaben
... Cahillik yok edilmedikçe, yerimizde sayarız... Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. ...
Ülkesi elinden alınıp esârete sürüklenmek istenen Türk milletinin Atatürk önderliğinde verdiği onurlu Millî Mücâdele zaferle neticelenmişti.
20 Eylül 1919’da Sivas’a gelen General Harbord, Mustafa Kemal Paşa’nın konu ile ilgili fikirlerini öğrendikten sonra şu soruyu sorar: “Her türlü girişim ve fedakârlıkta bulunduktan sonra da başarılı olunmazsa ne yapacaksınız?” Bu soruya Mustafa Kemal Paşa şu cevabı verir: “Bir millet mevcudiyet ve istiklâlini temin için düşünülebilecek teşebbüsleri ve fedakârlığı yaparsa muvaffak olur. Ya muvaffak olamazsa demek, o milletin ölmüş olduğuna hükmetmek demektir. Bu sebeple millet hayatta oldukça ve fedakârlık teşebbüslerine devam ettikçe başarısızlık söz konusu olamaz.”
Mustafa Kemal Paşa bir avuç arkadaşı ile pusulası bozuk Bandırma Vapuru ile yola çıkmış, Karadeniz’in dalgalarıyls boğuşarak mâcerâlı bir yolculuktan sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Millî Mücâdeleyi fiilen başlatmıştır.
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.