En Eski Atatürk'ün Bana Anlattıkları kitaplarını, en eski Atatürk'ün Bana Anlattıkları sözleri ve alıntılarını, en eski Atatürk'ün Bana Anlattıkları yazarlarını, en eski Atatürk'ün Bana Anlattıkları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk'ün kurtuluş mücadelesini başlatmadan önceki dönemlerde yaşadığı zorluklar ve onun hakkında az bilinen birçok şeyi kendi ağzından okuyabildiğimiz müthiş bir eser.
Ağır ve katî bir kararın doğruluğuna inanmak için vaziyeti her köşesinden mütalâa etmek lâzımdır. Ağır ve katî karar tatbik edilmeye başlandıktan sonra: Keşke şu tarafını bu tarafını da düşünseydim... Belki bir çıkar yol bulurduk. Yeniden bunca kan dökmeye,bunca can yağmaya ihtiyaç kalmazdı!" gibi tereddütlere yer kalmamalıdır: Böyle bir tereddüt,karar sahibinin vicdanında kanayan bir nokta olur ve onu yaptığının doğruluğundan da şüpheye düşürür.
Benim kanaatim odur ki ve daima oldu ki dünyada insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak vasıflarını ve kudretini kendilerinde görmediler. Bu uğurda her türlü fedakarlığa razı olmalıdırlar. Yoksa hiçbir millet, onları kendi sırasında ve safında görmek istemez.
Falih Rıfkı Atay ile Zeytindağı kitabı ile tanıştım. Ondan farklı olarak bu kitapta yazar daha çok editörlük yapmış denilebilir. Kitap Atatürk'ün, 1926 yılında Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan anılarının derlenmesidir. Bu anılar yine yazara gönderilmiştir.
Atatürk'ün yazdığı Nutuk, Samsun'a hareket etmesiyle başlayan anılarından oluşmaktadır, bu kitapta ise tam olarak Samsun'a hareket edinceye kadarki anılarını göreceksiniz. Son derece samimi bir şekilde yazılmıştır. Atatürk'ün dönem ile ilgili düşünceleri ve tespitlerini çok değerli buldum. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Atatürk: “Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz, hemen kabul etmelidir ki, onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır. Eğer siz kaçtığınızın zilletini Türk neferlerine yüklemek istiyorsanız insafsızlık ediyorsunuz.”
Atatürk: “Benim kanaatim o idi ki ve daima o oldu ki dünyada insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak vasıflarını ve kudretini kendilerinde görmelidirler. Bu uğurda her türlü fedakarlığa razı olmalıdırlar. Yoksa hiçbir medeni millet, onları kendi sırasında ve safında görmek istemez.”
Atatürk’ün bizzat kendi ağzından anlattıklarını Falih Rıfkı Atay Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlamak üzere kaleme almış. Kitapta 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkışına kadarki ateşkes esnasında Adana’dan İstanbul’a gelişi arasındaki hatıraları, Vahdettin’le yapılan Almanya ziyaretinde yaşananlar anlatılmış.
Bitmesin diyerek okuduğum, okudukça ne kadar şanslı(nasipli) bir millet olduğumuzu anladığım bir kitap oldu. Atatürk’ün dik duruşu, kendinden emin oluşu, verdiği yerinde cevaplar, okul sıralarında ezberletilen ileri görüşlülüğünü bizzat davranışlarından ve fikirlerinden kendi ağzından okumak çok çok güzeldi. Tabiri caizse ‘adamın dibi ya’ tabirini içimden birçok kere geçirerek okudum.
Tarih kitabı zor okunur vs gibi hiç düşünmeden tereddütsüz okunabilecek, çok akıcı bir kitap. Özellikle lise sıralarında tarih dersleri eşliğinde çok güzel gideceğini düşünüyorum. Keşke daha önce okuma fırsatım olsaymış...
Yalnız müsaadenizle şunu arz edeyim ki evvela ben Türk Ordusunun yabancısı değilim, ordu ile çok küçük zabitlikten beri derinden temasa gelmiş bir askerim.