Aras'ın kara gözleri daha fazla koyulaştı.Bir yandan cümleleri bir bir anlamlandırmaya çalışırken,bir yandan da kendine hakim olmaya çalışarak alaylı bir ifadeyle gülümsedi."Ne?"diye tısladı gülümsemesini düşürmeden.Bu kesinlikle keyifli bir gülüş değildi,son derece tehlike saçıyordu."Saçmalık.Kızın zayıf noktam olduğu falan yok."Dışarı çıkmak için ayağa kalktı. "Ne için kullanıyorlarsa kullansınlar.Umrumda olmaz."
Başkan yumruğunu masaya geçirdikten sonra,delici bakışlarını Aras'a dikti."Bu işi bu kadar basit mi sandın?Masum bir insanın hayatından bahsediyoruz!"
"Benimle alakası olmayan masum bir insan!"diye yanıtladı Aras."Ne yapabilirim ki?Umursamadığımı görünce bırakacaklardır,"dedikten sonra,çıkmak için tekrar arkasını döndü.
"Peki umursamamayı başarabilir misin,evlat?"
Bazen su gibi akar saatler. Sen ne kadar bitmesini istemezsen, o kadar kısalır sanki yaşadığın an.
Bazen bir ömür gibi gelir saniyeler. Artık bitsin dersin, bitsin de kurtulayım. Her şeyi unutup uykuya dalmak istersin, ama hiçbir şey istediğin gibi gitmez.
Elif de benim gibi ölümü en erken, en sevdiğiyle tadan olmuştu. O büyüdükçe yüreğindeki boşluk da orantılı bir biçimde büyüyecekti. Anneler günü gelecek, annesi için üzülecek;
babalar günü gelecek, babası için ağlayacaktı. Sınıfı bir gösteri düzenleyecek, herkesin anne babası gelmişken onu alkışlayarı hep yabancı eller olacak; bu sefer kızacaktı anne babasına, "Beni neden terk ettiniz, benim ne suçum vardı?" diye...
Sonra dua etmeyi öğrenecek, içi bir nebze ferahlayacaktı Diğer insanlar ya da akranları mezarlıktan korkarken, mezarlıkta huzur bulacaktı o. Diğerleri gece olmasın isterken, gece olsun da rüyamda onlarla buluşayım diye umutlanacaktı o.