Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir İdeolojinin Eleştirisi

Avrupa-Merkezcilik

Samir Amin

Avrupa-Merkezcilik Sözleri ve Alıntıları

Avrupa-Merkezcilik sözleri ve alıntılarını, Avrupa-Merkezcilik kitap alıntılarını, Avrupa-Merkezcilik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Avrupa-merkezciliğin sorgulanmasının ucu doğrudan doğruya tuzu kurulara dokunmaktadır.
Sayfa 134 - yordam kitap, çevirmen: mehmet sert, ıı. basım, kasım 2020, cağaloğlu
Kararlı bir denge üzerine kurulmuş sakin dönemler düşüncenin durakladığı dönemlerdir.
Sayfa 70 - yordam kitap, çevirmen: mehmet sert, ıı. basım, kasım 2020, cağaloğlu
Reklam
Zamanımızın Hıristiyanı, aydın olsun olmasın, insanın Âdem'den değil, maymundan türediğini kabul etmekte hiçbir güçlük çekmez.
Sayfa 98 - yordam kitap, çevirmen: mehmet sert, ıı. basım, kasım 2020, cağaloğlu
Yunanistan=Batı / Mısır, Mezopotamya, İran=Doğu karşıtlığı, Avrupa-merkezciliğin daha sonra uyduracağı yapay bir karşıtlıktır.
Sayfa 41 - yordam kitap, çevirmen: mehmet sert, ıı. basım, kasım 2020, cağaloğlu
Marx’tan sonra eskisi gibi düşünmek mümkün değildir artık.
Bu kitapta Avrupa-merkezcilik, yani çağcıl toplumsal ideoloji ve kuramın bize sunduğu güdük evrensellik önerileri tartışılacak.
Sayfa 11 - yordam kitap, çevirmen: mehmet sert, ıı. basım, kasım 2020, cağaloğlu
Reklam
Laiklik, gerici kilise güçleriyle eleştirilmiş olmakla birlikte, inancı yok etmiş değildir. Hatta dini, biçimci ve efsaneye dayalı çerçöpünden kurtararak, belki de uzun vadede güçlenmesini sağlamıştır.
"Onlar da bizim (Batılılar) gibi yapabilirlerdi, ama yapmadılar, bu onların hatası" diyen yatıştırıcı söylem, kapitalist yayılmacılığın kurbanı olmuş halkların gerçek sorunlarını bütünüyle gözden kaçırmaktadır.
Sayfa 133 - yordam kitap, çevirmen: mehmet sert, ıı. basım, kasım 2020, cağaloğlu
Arapların “Yunan Kültürü” dedikleri şeyin aslında Hristiyanlaşmış Helen kültürü olduğunu belirtmek gerekir.
Doğa felsefesi özü itibariyle maddecidir. Çünkü burada, dünyayı gene kendisiyle açıklamak söz konusudur.
Reklam
Kapitalizm öncesi iktisadi yaşam, gizlerini aydınlatmak için bir “iktisat bilimi”ne gerek duyurmayacak kadar yalındı, yani kolayca anlaşılabiliyordu. Gerçekliğin belli bir alanında bilimin bir gereksinim alanı olarak ortaya çıkması, ancak gözle görünür olayların arkasında doğrudan doğruya algılanmayan yasalar bulunduğunda, yani bu alan kendi işleyişini belirleyen yasalar tarafından karartıldığında söz konusudur.
Yunanistan pek çok şeyi başkalarından, özellikle de Mısır'dan öğrenmiştir. Başkalarından ödünç aldığı teknik bilgiler uygarlığın gelişmesinde temel bir rol oynamıştır. Buna karşılık Mısır'ın ahlaksal evrenselciliği Yunanistan'a çok daha sonra, Sokrates ve Platonla ulaşmıştır.
Metafizik, haraççı üretim tarzının gerçek ideolojisidir. Çünkü kendisine temel olduğu genel evren açıklaması, zenginlik ve gücün dağılımındaki eşitsizliğin açıkça fark edildiği bir dünyanın toplumsal düzenini haklı gösterme peşindedir. Dolayısıyla sistemin kabulü ve yeniden üretimi, ideolojik düzenin hiçbir biçimde sorgulanmamasını, bunun için de kutsallaştırılmasını zorunlu kılar. Bu bakımdan metafizik, bilimsel bir toplumsal düşünmenin olgunlaşmasının önünde büyük bir engeldir.
Mısır, diğer bütün halklardan önce, sonsuz yaşam ve içkin ahlaksal adalet kavramını ortaya koyarak insancıl evrenselciliğin yolunu açtı. Helenistik dönem öncesi Yunansitan’ı da dahil olmak üzere diğer bütün yörelerde, daha sonra “ruh” adı verilen şeyin niteliği ve insanın ölümden sonraki yazgısı belirsiz, her yöne çekilebilecek bir şekilde ele alınıyordu. Ölülerin ruhları yaşayanlara zarar verebilecekleri düşünüldüğünden, korku kaynağıydı. Bu durumda, insan eylemlerinin sebeplerini ve niyetlerini göz önünde tutan evrensel bir ahlak üzerinde temellendirilmiş “ölümsüz ruh” ve “bireysel olarak ödüllendirme, cezalandırma” kavramının ne kadar büyük bir ilerleme sayılması gerektiği ortadadır.
Çağcıl ideoloji, katıksız kapitalist üretim tarzının soyut boşluğunda oluşmadı. Hatta, bu çağcıl dünyanın kapitalist bir yapıya sahip olduğu, epey geç farkedildi. Bunun anlaşılabilmesi için 19. Yüzyılda işçi ve sosyalist hareketler çerçevesinde gelişen ve doruk noktasına Marksizmde ulaşan toplumsal düzen eleştirisinin ortaya çıkması gerekecekti.
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.