Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roma İmparatorluğu'ndan Hitler Almanyası'na

Avrupa Tarihi Üzerine Yazılar

Önder Kaya

En Yeni Avrupa Tarihi Üzerine Yazılar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Avrupa Tarihi Üzerine Yazılar sözleri ve alıntılarını, en yeni Avrupa Tarihi Üzerine Yazılar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı fetihleri Şark despotizminin Batı’ya sızma teşebbüsleri olarak lanetlenirken, Batı’nın emperyalist emellerle Doğu’ya hâkim olma girişimleri, medeni değerlerin taşınması, Doğu halklarının uyanışına ortam hazırlaması olarak sunulmuştur.
Ancak Hamilkar’ın en büyük talihsizliği Hannibal gibi bir kumandanın babası olmasıdır. Zira tarihsel süreç içinde oğlunun gölgesinde kalacaktır.
Reklam
zteklerin son derece gelişmiş birtakım ahlaki meziyetlere sahip olduklarını da anlatmadan geçemezler. Misalen Azteklerde hırsızlık olayına hiç tesadüf edilmemekteydi. Bundan dolayı da insanlar evlerinin kapılarını kilitleme, hatta kapatma ihtiyacı hissetmiyorlardı. Evinde bulunmayan kişi, içeride kimsenin olmadığını belirtmek için eşiğe küçük bir değnek koyuyor ve rahatça gitmek istediği yere gidiyordu.
“Boynuzlu” tabiri de İspanyollardan kalma bir ifadedir. İspanyol köylerinde karısı tarafından aldatılan erkeğin evinin önüne bir geyik veya en azından bir keçi boynuzu çakılması adettendi. Boynuzlanan talihsiz koca yine köyün diğer erkekleri tarafındansopalarla kovalanır ve aşağılanırdı. Bütün bu yaşananlara rağmen bazı erkekler eşlerinin kendilerini aldatmasına çeşitli zorunluluklardan dolayı ses çıkaramazdı. Böylesi durumlarda kadın ya bir soylu veya bir din adamı ile beraber oluyor demekti. Yapılacak en akıllıca şey de bu güçlü adamlarla uğraşmamaktı. Zaten fakirlik, bu dönem köylüsünün belini bükmekteydi. Bu tür ilişkiler beraberinde para da getirdiği için durumun kabullenilmesi daha kolay oluyordu.
Çalışma koşulları son derece ağırdı. Avrupalı efendilerin bitmek bilmez para hırsı ve kötü çalışma şartları pek çok yerlinin ölüm tarlalarında can vermesine ve Güney Amerika’da ciddi bir nüfus kırılmasına yol açtı. Fakat İspanyol ve Portekizli efendiler bunun da yolunu bulmuşlardı. Yeni kıtanın istilası ile beraber vahşi bir köle ticareti de hız kazandı. Afrika sahillerinden toplanan ve sıcağa dayanıklı olan köleler Amerika’daki şeker kamışı ve pamuk tarlalarında, kakao ve kahve üretiminde kullanıldılar. Afrika’nın siyah ırkı ile Amerikan yerli halkının karışımından dayanıklı ve melez bir ırk teşkil edildi. Afrika zencileri sadece Amerika kıtasında çalıştırılmadı. Aynı zamanda 1492’de İspanya ve Portekiz’den kovulan Müslüman ve Yahudi iş gücü açığının kapatılmasında da kullanıldı.
Ders kitaplarımızda klişe haline gelen bilgilerden biri de Amerika kıtasını keşfeden ilk Avrupalının Kristof Kolomb olduğudur. Halbuki Kolomb’dan yaklaşık 500 yıl kadar önce Norveçli Vikingler bu kıtanın yaşama en az müsait olan bölgelerinden biri olan Grönland’a ve Kanada’nın doğu kıyılarına yerleşerek koloniler kurmuşlardı.
Reklam
İnebahtı
21 bin yaralının bulunduğu müttefik donanmadaki yaralılardan biri de ilerleyen yıllarda “Don Kişot” isimli eseri ile İspanyol edebiyatının ölümsüz isimlerinden biri haline gelecek olan Miguel Cervantes’ti. Kendisi bu savaşta sol kolunu kaybetmişti.
Steven Runciman’ın deyimiyle Almanlar tam bir “führer” yani lider tutkunuydu. Saydıkları lideri gayet coşkulu bir şekilde takip eder fakat onun ölümüyle dağılıverirlerdi. Silifke’de de benzer şeyler yaşandı. Ordunun başına hemen imparatorun oğlu olan Schwaben dükü Friedrich geçti. Ancak bazı soylular onu takip etmek istemediler. Ölümün ilahi bir işaret olduğunu iddia ederek Almanya’ya geri döndüler. Geri kalanlar ise Antakya’ya kadar zorlu bir yolculuğu göze alarak yeni efendilerini izlediler.
mparator üç gün sonra Silifke ovasına geldi. Burada ordusunun ana kısmını geride bırakarak yanına muhafızlarını aldı ve eski adı “Kalykadnos” olan Göksu Nehri’ni, Akdeniz’e döküldüğü noktada geçme teşebbüsünde bulundu. Bölge Silifke’ye yaklaşık 10 km. uzaklıktaydı. Nehir bu sıralarda Toroslar’da eriyen kar sularının etkisiyle son derece coşkun akmaktaydı. Kaynaklar bundan sonra yaşananları farklı anlatsalar da kesin olan yaşlı ve tecrübeli imparator için bu nehrin son olduğudur. Bazı kaynaklar imparatorun nehirden geçerken dengesini kaybederek atından düştüğünü ve ağır zırhının da etkisiyle suya gömüldüğünü yazmaktadır. Muhafızları zırhlarını çıkarıp suya atlayana kadar imparator boğulmuştu. Bazı kaynaklara göre de imparator ırmağı geçmiş ve karşı sahilde adamları ile kahvaltı yapmıştı. Kahvaltı sonrasında Haziran sıcağından bunalan Friedrich, suya girmiş ve burada ayağının kesilmesi neticesinde adamlarından yardım istemişse de coşkun sulara kapılarak boğulmuştu. İmparatorun cesedi sahile çıkarıldığı sıralarda ana ordu da olay yerine gelmişti. Almanlar adeta yıkılmışlardı. Barbarossa’nın ölümü hakkında Bizanslı tarihçi Niketas; “(İmparator) Havari Pavlus’u örnek alarak kendi hayatına kıymet vermedi ve İsa adına ölmek için ilerledi. Onun hevesi havarilerden biri gibi olmaktı” demek suretiyle imparatoru, hayatını yitirdiği topraklarda doğan Havari Pavlus’la özdeşletirme yoluna gider.
Atatürk’ün 1934’te Hannibal’ın mezarının yeri ile bizzat ilgilenmesi neticesinde çalışmalar hızlandırılmış, ancak yine de somut bir sonuca ulaşmak mümkün olmamıştır. En nihayet 1935’te sembolik olarak Gebze’de Anibal Tepe olarak adlandırılan bir mevkide, Hannibal için anıt-mezar inşasına karar verilmiştir. Açılan proje müsabakası neticesinde Atatürk tarafından beğenilen 5 numaralı proje uygulanmıştır
277 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.