Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi

Anthony Gottlieb

Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi Gönderileri

Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi kitaplarını, Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi sözleri ve alıntılarını, Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi yazarlarını, Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Suçu ne zaman cezalandırmak istesek, hemen mâbede sığındı.
348 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Avrupa da aydınlanma hareketleri ve teolojik muhalefet.
Philosopheları (felsefecileri) birleştiren, geleneğe, entelektüel tutuculuğa, kutsal kitaplara veya dini dogmalara yönelik lüzumsuz hürmetten duydukları hoşnutsuzluktu; bunların bilgi ve insanlığın esenliğine engel teşkil ettiğini düşünüyorlardı çünkü. Yeni icat edilmiş bu tıp (entellektüel hareket) uygulamasına karşı hatırı sayılır bir teolojik muhalefet vardı. Bu uygulamanın Tanrı'nın iradesine karşı geldiğini, bu yüzden insanların Tanrı korkusunu yitireceği iddia ediliyordu. Ancak bu öncüler sayesinde entelektüel açıdan dünya daha anlaşılır hale geldi, insanlık kendi kimliğini buldu ve d'Alembert'in söylediği gibi daha az cahil bir dünyada yaşadığımız kesindi.
Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin Yükselişi
Aydınlanma Rüyası: Modern Felsefenin YükselişiAnthony Gottlieb · Vakıfbank Kültür Yayınları · 202110 okunma
Reklam
Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi eserindeki "genel irade" kavramı.
"Çoğunluk çoğu zaman ne istediğini bilmez, zira kendisi için neyin iyi olduğunu bildiğine pek rastlanmaz." Bu yüzden yurttaşların, ne istediklerini daha iyi anlayanlar tarafından yönlendirilmesi -gerek olduğunda da zorlanması- gerekiyordu. Bu yüzden 1946'da kaleme aldığı bir yazısında Bertrand Russell, bu türden duygu­ların Rousseau'yu "sözde demokratik diktatörlüklerin siyaset felsefesinin mucidi'" yaptığını söyledi. Dolayısıyla Russell'a göre, "Hitler de Rousseau'nun bir sonucuydu."
Sayfa 329Kitabı okudu
Francis Bacon, "herhangi bir şekilde dine dayanan" hikayelerin bilhassa şüpheli olduğunu yazmıştı. Hume da böyle düşünüyordu. Bir kere, dini saikler insanları kolayca normalden daha dikkatsiz davranmaya sevk edebilirdi; inançlı bir insan bir hikayenin yanlış olduğunu bilmesine rağ­men "böylesine kutsal bir davayı desteklemek adına son derece iyi niyetli bir şekilde buna inanmakta ısrarcı" davranabilirdi. Neticede, dini mucizelere dair hikayelerin ürkütücü geçmişi onların aleyhine işliyordu.
Hume
"Eğer bir mucize tanıklığının yanlış olma ihtimali, göstermeye çalıştığı şeyden daha mucizevi değilse o zaman hiçbir tanıklık, bir mucizenin gerçek olduğunu göstermeye yeterli değildir. "
Reklam
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.