Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlıca

Ayetül Kübra

Bediüzzaman Said Nursî

En Yeni Ayetül Kübra Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Ayetül Kübra sözleri ve alıntılarını, en yeni Ayetül Kübra kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Demek herbir meyve öyle bir mühr-ü vahdettir ki; onun ağacı olan Arz'ın ve onun bahçesi olan kâinat kitabının kâtibini ve Sâni'ini bildirir ve vahdetini gösterir ve meyveler adedince vahdâniyet fermânının mühürlendiğine işaret eder. - 145
Hem herşey ne kadar büyük ve çok olursa olsun, en küçük, en az birşey gibi ona kolaydır ki; sineği kartal sisteminde ve çekirdeği ağacın mahiyetinde ve bir ağacı bir bahçe suretinde ve bir bahçeyi bir bahar sanatında ve bir baharı bir haşir vaziyetinde suhûletle îcad eder. Ve sanatça çok kıymettar şeyleri, bize çok ucuz verir, ihsan eder. İstediği fiyat ise, bir "Bismillah" ve bir "Elhamdülillah"tır Yani, o çok kıymettar nîmetlerin makbul fiyatları, başta "Bismillâhirrahmânirrahîm" ve âhirinde "Elhamdülillâh" demektir. Âyet-ül Kübra - 122
Reklam
Çünkü meselâ, bu gözümüz önünde bir parmak kadar asmanın üzüm çubuğunda, yirmi salkım var ve her salkımda, şekerli şurub tulumbacıklarından yüzer tane var. Ve her tanenin yüzüne incecik ve güzel ve latif ve renkli bir mahfazayı giydirmek ve nâzik ve yumuşak kalbinde, kuvve-i hâfızası ve programı ve tarihçe-i hayatı hükmünde olan sert kabuklu, ceviz içli çekirdekleri koymak ve karnında "cennet helvası" gibi bir tatlıyı ve âb-ı kevser gibi bir balı yapmak ve bütün zemin yüzünde, hadsiz emsâlinde aynı dikkat, aynı hikmet, aynı hârika-i sanatı, aynı zamanda, aynı tarzda yaratmak, elbette bedâhetle gösterir ki: Bu işi yapan bütün kâinatın Hâlıkıdır ve nihayetsiz bir kudreti ve hadsiz bir hikmeti iktiza eden şu fiil, ancak O'nun fiilidir. Âyet-ül Kübra - 111
Hem hâkimiyet bir makam-ı izzettir; rakib kabul etmek, o hâkimiyetin izzetini kırar. Evet aczi için çok yardımcılara muhtaç olan insanın, cüz'î ve zâhirî ve muvakkat bir hâkimiyeti için kardeşini ve evlâdını zâlimâne öldürmesi gösteriyor ki: Hâkimiyet rakib kabul etmez. Böyle bir âciz, böyle cüz'î bir hâkimiyet için böyle yaparsa; elbette, bütün kâinatın mâliki olan bir Kadîr-i Mutlak'ın hakikî ve küllî rubûbiyetine ve ulûhiyetine medar olan kendi hâkimiyet-i kudsiyesine başkasını teşrik etmesi ve şerike müsaade etmesi hiçbir cihetle mümkün olamaz. - 103
Çünkü, gözümüzün önünde her sene güz mevsiminde öyle bir âlem vefat eder ki, herbirisinin hadsiz efradı bulunan ve herbiri zîhayat bir kâinat hükmünde olan yüzbin nevi nebâtât ve küçücük hayvânât, o âlem ile beraber vefat ederler. Fakat o kadar intizam ile bir vefattır ki, haşir ve neşirlerine medar olan ve rahmet ve hikmetin mu'cizeleri, kudret ve ilmin hârikaları bulunan çekirdekleri ve tohumları ve yumurtacıkları baharda yerlerinde bırakıp, defter-i âmallerini ve gördükleri vazifelerin programlarını onların ellerine vererek, Hafîz-i Zülcelâl'in himayesi altında, hikmetine emânet eder; sonra vefat ederler. - 83
Allah'tan başka ilâh yoktur. O Vâcibü'l-Vücud ve Vâhid-i Ehad ki, melek ve ins ve cin ecnâsının makbulü ve mergubu olan, her dakikada bütün âyetleri nev-i insandan yüz milyonların lisanında kemâl-i ihtiramla okunan, saltanat-ı kudsiyesi arzın ve âlemlerin aktarında ve zamanın ve asırların yüzlerinde devam eden, nuranî hâkimiyet-i mâneviyesi arzın yarısında ve beşerin beşte birinde on dört asırdır kemâl-i ihtişamla cârî olan Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan, Onun vahdet içindeki vücub-u vücuduna delâlet eder. Kezâ, Kur'ân, müşahede ve ayân ile, kudsî ve semâvî sûrelerinin icmâı ve nurânî ve İlâhî âyetlerinin ittifakı ve esrar ve envârının tevafuku ve hakaik ve semerât ve âsârının tetabukuyla Onun vahdet içindeki vücub-u vücuduna şehadet ve onu ispat eder
Reklam
Ve Risale-i Nur, bu kadar muannid ve mülhid bir asırda, her tarafa hakâik-i Kur'âniye'yi mücahidane neşrettiği halde, karşısına kimse çıkamadığından isbat eder ki, onun üstadı ve menbaı ve mercii ve güneşi olan Kur'ân, semâvîdir, beşer kelâmı değildir. Hatta Resail-in Nur'un yüzer hüccetlerinden birtek hüccet-i Kur'âniye'si olan "Yirmibeşinci Söz" ile "Ondokuzuncu Mektub"un âhiri, Kur'ân'ın kırk vecihle mu'cize olduğunu öyle isbat etmiş ki, kim görmüş ise değil tenkid ve itiraz etmek, belki isbatlarına hayran olmuş.. takdir ederek çok sena etmiş. - 70
Bu kâinat, nasılki kendini îcad ve idare ve tertib eden ve tasvir ve takdir ve tedbir ile bir saray gibi, bir kitap gibi, bir sergi gibi, bir temaşagâh gibi tasarruf eden Sâniine ve kâtibine ve nakkaşına delâlet eder. Öyle de: kâinatın hilkatindeki makâsıd-ı İlâhiye'yi bilecek ve bildirecek ve tahavvülâtındaki Rabbânî hikmetlerini tâlim edecek ve vazifedârâne harekâtındaki neticeleri ders verecek ve mahiyetindeki kıymetini ve içindeki mevcudatın kemâlâtını ilân edecek ve o kitâb-ı kebirin manalarını ifade edecek bir yüksek dellâl, bir doğru keşşaf, bir muhakkik üstad, bir sâdık muallim istediği ve iktiza ettiği ve herhalde bulunmasına delâlet ettiği cihetiyle; elbette bu vazifeleri herkesten ziyade yapan bu Zât'ın hakkaniyetine ve bu kâinat Hâlıkı'nın en yüksek ve sâdık bir memuru olduğuna şehadet ettiğini bildi. - 64
"Bu kadar ahlâk-ı hasene ve kemâlâtla beraber, bu kadar mu'cizât-ı bâhiresi bulunan bir Zât (A.S.M.) elbette en doğru sözlüdür. Ahlâksızların işi olan hileye, yalana, yanlışa tenezzül etmesi kabil değil". Âyet-ül Kübra - 59
Reklam
Bana bak! Merakla aradığını ve seni buraya göndereni benimle bilebilir ve bulabilirsin..
Kıymetdar nimetlerin makbul fiyatları, başta "Bismillahirrahmanirrahîm" ve âhirinde "Elhamdülillah" demektir..
Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azab çekmektir.
Başını kaldır!!! Kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir zâtın hârika işlerine bak!
İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.