Belli, sıradan mesleklerde çalışmak dışında hayatın güç bela farkında olan, bir tür yaşayan ölü olan klişe insanlar vardır. Bu arkadaşları kıra götürün ya da bir gemiye bindirin; masalarını ve işlerini nasıl da özlediklerini göreceksiniz. Hiçbir şeyi merak etmezler; rastgele tahriklere kendilerini kaptıramazlar, yetilerini bir amaca yöneltmeden kullanmaktan keyif almazlar ve hatta zorunluluk onları bir sopayla dürtmedikçe kıpırdamadan duracaklardır. Böylesi bir kişiyle konuşmak bir işe yaramaz: Aylaklık edemezler, mizaçları yeterince cömert değildir; altın madeninde gözü dönmüșcesine çalışmadıkları böyle zamanları komadaymış gibi geçirirler. Ofise gitmeleri gerekmediğinde, aç olmadıklarında ve bir șey içmeyi düşünmediklerinde nefes alıp veren tüm
dünya onlar için boştur.
Hiçbir şey yapmamak anlamına gelmeyen, hâkim sınıfın dogmatik reçetelerince tanınmayan pek çok şey yapmak demek olan aylaklığın, kendisini hamaratlık olarak konumlandırmaya yerden göğe kadar hakkı vardır.