Hz. Peygamber (a.s), hükümdar değil resul idi. Ümmeti üzerinde risaletten başka bir hakkı yoktu. Huzurunda titreyen bir adama şöyle demişti: "Ben ne hükümdar ne de bir zorbayım. Ben Kureyş'e mensup, Mekke'de kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum."
Bize göre medeniyet 'adl'dir. Adli gerçekleyen toplumlar; kalkınmış-geri kalmış, yerleşik-göçebe, tarımcı-zanaatkar olmalarına bakılmaksızın medenidir.
Türkiye'de, narodnizme yakın duracak bir felsefi ve düşünsel yaklaşımın geliştiğini söylemek mümkün değil. Narodnizmi; kapitalizmin karşısında set kurmak (buna modernleşmenin yaygınlaşmasına muhalefet de denilebilir), hayat pratiklerinin ilerlemesini de köyün ve köylülüğün yani narodun dışında aramamak şeklinde tanımlayabiliriz.
Başkaları için çalışmazsak, çalışacak ırgat bulamazlar. İmal ettiklerini kullanmazsak, emtialar ellerinde kalır. Kent yaşamını kent ve mezralara taşımazsak, kentler ellerini yani pençelerini çocuklarımıza uzatamaz.