Babam Ahmed Midhat Efendi

Kâmil Yazgıç

En Eski Babam Ahmed Midhat Efendi Gönderileri

En Eski Babam Ahmed Midhat Efendi kitaplarını, en eski Babam Ahmed Midhat Efendi sözleri ve alıntılarını, en eski Babam Ahmed Midhat Efendi yazarlarını, en eski Babam Ahmed Midhat Efendi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
52 günde okudu
Güzel ve faydalı bir kitap olmasına rağmen burada ilk okuyan olmam bana ilginç geldi. Kültürümüz üzerinde etkili olmuş, iyi bilinen bir kişinin hayatını birinci dereceden akrabasının anlattığı kaç kitap var ki? Ahmet Mithat Efendi çok ilginç bir kişiliğe sahip. Hiç okula gitmemesine rağmen 5-6 dil biliyor, üç yüze yakın kitap yazıyor, döneminin önemli bir gazetecisi. İçki içen, gençliğinde şefih bir hayat yaşayan bir yönü de var, gayrımüslimlere karşı İslam adına reddiye ve iki âlimle beraber tefsir yazan bir diğer yönü de. Eğitime, okumaya, matbuata verdiği önem ve fiili destek her türlü takdire şayan. Babasının ders alınacak yönleri olan renkli hayatını oğlu Dr.Kamil Yazgıç güzel anlatmış.
Babam Ahmed Midhat Efendi
Babam Ahmed Midhat EfendiKâmil Yazgıç · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20204 okunma
Diyebilirim ki Midhat Paşa'yı muvaffakiyete sürükleyen en büyük sırlardan birisi de herhangi bir meselede kati kararını vermeden önce, odasının kapısındaki hademenin fikrini öğrenmeyi bile lüzumsuz saymaması, ihmal etmemesiydi.
Reklam
Midhat Paşa, Rumeli'den, çok parlak bir merasimle bir hükümdar gibi teşyi olunurken beni de maiyetine almıştı. Fakat maalesef hasta bulunan büyük kardeşim, bu Bağdat yolculuğu esnasında hayata gözlerini yumdu. Paşa, çok derin teessürümü sezdi. Ve beni bir baba şefkatiyle teselli etti. Hatta bir gün: "Oğlum Ahmed Efendi!" dedi. “Kardeşinin acısını, hiçbir sevincin gideremeyeceğini biliyorum. Fakat sana, o derin acıyı bir nebze azaltacak derecede haz duyuracağını umduğum bir hediye vermek istiyorum, Bu hediye, benim hayatımda en kıymetli saydığım şeyim, yani ismimdir. Benim adımı da taşımak ve ʼAhmed Midhať diye çağrılmak istemez misin?
Hele biraz daha ileri gidip de filan mutasarrıfın ve filan valinin "icraat-ı hasene"sinden bahsedenler, gönderilen hediyeleri evlerine arabalarla taşırlardı. Çünkü o mutasarrıf veya vali, kendi hakkında yazılan bir methiyenin mukabelesini, teneke teneke yağ, bal, vesaire hediye ederek yapardı. Hülasa, bu methiyeler sayesinde, gazetecilerin evlerindeki masrafın yekûnu yarı yarıya inerdi.
Bir gün bana: “Oğlum..." dedi, “hürriyet, ilim ve irfan sahibi olanların hakkıdır. Bilgiden evvel hürriyet isteyenler, çıkacakları yeri tayin etmeden merdiven arayanlara benzer. Merdiveni boşluğa dayayanlar, yıkılmaya mahkûmdurlar. Bilgisizlerin hürriyeti, binasız merdivene benzer. Bunun içindir ki siz hürriyet istiyorsanız, her şeyden evvel, bu zavallı milleti, onu hazmedecek kemale kavuşturmaya, yani okutmaya çalışın!"
Sayfa 148Kitabı okudu
Ahmed İhsan'la yaz günleri kotra seyahati yapardık. Bu heves bende dahi uyandı. Bir küçük kotra yaptırdım, Benim avcılık merakına bir de denizcilik ilave edildi. Ahmed İhsan'ın ağzından daima şu sözleri işitirdim: "İnsanlar yaşamak için güzel bir memleket ararlar. Dünyanın en güzel yeri İstanbul'dur. Burasının her tarafında bir başka güzellik vardır. Onun için bu latif manzaraların hepsinden istifade maksadıyla kotra denilen bu seyyar haneyi yaptırdım. Her hafta İstanbul’un bir başka semtine seyyar hanemi naklediyorum. Bunun içinde bulundukça ruhum ve kulaklarım istirahat ediyor. Âlemin dedikodusunu duymuyorum. Burada en sadık arkadaşlarım kitaplarımdır. Başlıca eğlencem de balık tutmaktır. Canlı canlı pişiririm. Afiyetle yerim.”
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Musa Kazım Hoca her Tanrı'nın haftasında bize niçin gelirdi? Bu sualin cevabını öğrenecek olan sevgili okuyucularım biraz müteessir olacaklardır. Çünkü hazineler kadar kıymetli ve on sene gibi uzun bir saʼyin mahsulü olan pek mühim bir eserin yani Kuran tefsirinin zamanın padişahı tarafından yakıldığını öğreneceklerdir. Evet, tam on sene Ahmed Midhat, Hoca Kazım Musa ve Mahmud Esad Efendiler çalışmışlar. Kuran tefsirini yazmışlardı.
Sayfa 222Kitabı okudu
Galiba at kamçılana kamçılana, insan da tokatlana tokatlana yürütülüyor oğlum.
Nasıl boğulmayı göze almayan insan, yüzmesini öğrenemezden, sürünmeyi ve sürülmeyi göze alamayan insan da yazmasını öğrenemez!
Görebilen göz için hayat, her muhayyileden zengindir.
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.